22. Hukuk Dairesi 2012/19535 E. , 2013/6893 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve resmi tatil ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 01.09.1995-23.07.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde atölye şefi ve ustabaşı olarak çalıştığını, net maaşının 2.200,00 TL olduğunu, haftanın altı günü 09:00-19:00 saatleri arasında çalıştığını, bu çalışmanın genellikle 22:30"a kadar sürdüğünü belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, resmi tatil alacağı ve yıllık izin alacağının davalıdan tahsili talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 01.09.2005-30.03.2009 tarihleri arasında mobilya bölümünde usta olarak çalıştığını, 30.03.2009 tarihinde kendi isteği ile emekli olduğunu, emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden davacının 22.07.2009 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, davacının brüt ücretinin 810,00 TL olduğunu, kendi isteği ile işten ayrıldığından bu dönem için ihbar tazminatı talebinin yersiz olduğunu, yıllık izinlerini kullandığını, fazla çalışmanın çok nadir olduğunu ve karşılığının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının ikinci dönem çalışma süresinin ibraname niteliğindeki belgede 16/06/2009-22/07/2009 olarak belirtildiği ancak bu sürenin bir yıldan az olması karşısında yıllık ücretli izin, genel tatil ücretinin ödendiği şeklindeki hususların geçerli olmayacağı, gerek tarihsiz olan gerekse çelişkiler içermesi karşısında bu belgenin ibraname olarak değerlendirilemeyeceği ve geçerli olmadığını, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde son bulduğunun isbat külfeti kendisine düşen davalı işverenin bu hususu usulünce ispat edemediğini, davacı tanığı Yakup Yıldırım"ın davalı işverenlikte çalıştığı dönemin 1996-2003 tarihleri arasında olması, davalı işverenliğin davaya karşı zamanaşımı defide dikkate alındığında gerek zamanaşımından etkilenen miktarlar gerekse 28/09/2004-28/09/2009 tarihleri arasında davacının kanuni süreden fazla çalışma yaptığını ve genel tatillerde çalıştığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında bozma içeriğine göre davacının fazla mesai yapıp yapmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.
Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde işyerinde olağan çalışma saatlerinin haftanın altı günü 09:00-19:00 saatleri arasında olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacının çalışma saatlerine ilişkin beyanda bulunmamıştır. Davacı tanıkları işyerinde olağan çalışma saati olarak 09:00-19:00 saatleri arasında olduğunu beyan etmişlerdir. Her ne kadar davacı tanıkları zamanaşımı kapsamında kalan sürede işyerinde çalışmış iselerde davacının sözü edilen tanıkların ayrılmasından sonra işyerinde olağan çalışma saatlerinin değişip değişmediği anlaşılmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.Davalı işyerindeki olağan çalışması süresi konusunda açıklık bulunmamaktadır. Bu sebeple kanunun yukarıda anılan düzenlemesine göre hakimin davayı aydınlatma ödevi gereği davalı işyerinin olağan çalışma saatlerinin tespit edilmesi gereklidir. Buna göre zamanaşımı süresi dışında kalan süre içerisinde işyerindeki günlük ve haftalık olağan çalışma saatlerinin davalıdan ve gerekirse ilgili idari mercilerden sorulup tespit edilerek delillerin yeniden değerlendirmeye tabi tutulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.