11. Hukuk Dairesi 2016/8044 E. , 2018/1411 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10/03/2016 tarih ve 2015/479-2016/177 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili; davalının müvekkil şirketin %5 hisseli ortağı olduğunu, davalının oğlu olan . ... da geri kalan şirket hisselerinin sahibi bulunduğunu, müvekkili şirketin “milli piyango şans oyunları bayisi” işlettiğini, 2008-2009 yılları arasında farklı dönemlerde elde edilen bayi gelirlerinden toplam 28.284,10 TL"nin davalı tarafından .....bulunan şirket hesabından davalıya ait .... hesaba usulsüz olarak aktarıldığını, ayrıca davalının müvekkili şirkete 25.370,00 TL tutarında mal satmış gibi göstererek fatura düzenlediğini, bu suretle müvekkil şirketten kendi nam ve hesabına mal çıkışı yaptığını, ancak fatura borcunun davalı tarafından ödenmediğini, bu nedenle müvekkilinin bu alacakları için başlatılan icra takiplerine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek asıl ve birleşen davada davalının icra takiplerine vaki itirazının iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili; davacı şirket müdürü olan müvekkilinin oğlunun şirketi kötü idare ettiğini, müvekkilinin gerek şirket gerekse oğlunun ailesi için para ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcunun olmadığını aksine müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; asıl ve birleşen davacının bilirkişi incelemesi için gerekli olan delil avansını verilen kesin süreye rağmen yatırmadığı, verilen kesin sürenin ön görülen masrafları yatırmak için yeterli bir süre olduğu, bu nedenle asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
.../...
Kararı, asıl ve birleşen davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl ve birleşen dava, şirket tarafından ortağı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda 16.09.2015 tarihli celsede ""Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar nazara alınarak değerlendirme yapılması için dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi ücreti için toplam 1.050,00 TL’nin yatırılması konusunda davacı vekiline dört haftalık kesin süre verilmesine"" şeklinde ara karar tesis edilmiş ve verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından ücretin yatırılmaması üzerine, yazılı şekilde ispatlanamayan asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, kural olarak, kesin süreye ilişkin ara kararda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekmektedir. Mahkemece, kesin süreye ilişkin ara kararında, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonuç açık olarak anlatılmamış ve bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verileceği ve gerektiğinde davanın reddedilebileceği açıkça bildirilmeden ve yine davacı vekilinin bu yöndeki itirazları da dikkate alınmadan asıl ve birleşen davanın esası hakkında karar verilmiştir. Bu durumda, söz konusu usule uyulmaksızın ve sonuçları hakkında ilgili tarafa herhangi bir ihtarat yapılmadan verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağının kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleşen davada verilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının asıl ve birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....