15. Hukuk Dairesi 2014/3706 E. , 2015/2246 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısından, bakiye 1.026,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısından alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.04.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Zaman bakımından uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre: Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkındaki bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır. (23/2.md.) Kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin içeriği, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Şu kadar ki; kanuna uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi geçerli olup bunlar birbirlerinden ayrılamaz. (84. md.) 84. maddenin yeni düzenlemelere göre karşılığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/4. madde olup benzer düzenleme vardır. Buna göre açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Bu hükümlerin sonucu olarak sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat yükü faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu ispat yükünü yerine getirebilir. Anılan madde uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını anılan hükümler uyarınca ispatlamış olur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK"nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisi bulunmalıdır. TTK"nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Ticari defterler ile hakediş belgeleri birbirini tamamlayan deliller olmayıp birbirinden bağımsız delillerdir. Yani miktarlarının uygunluk taşımaması veya birinin düzenlenmemiş olması diğerinin delil olma niteliğini ortadan kaldırmaz.
Somut olaya gelindiğinde ilk dava yönünden mahkemece hakediş belgelerindeki alacak miktarından yapılan ödemeler düşüldükten sonra kalan 17.660,94 TL alacağa hükmedilmiştir. Tarafların ticari defterleri ile dayanağı itiraza uğramayan faturalar ve ispatlanan ödemeler kapsamına göre ise davacı alacağı 33.803,30 TL"dir. Davalı karşı davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiki yapılmamış olsa da içeriği aleyhine delildir. Alacağın bu miktarda olmadığı davalı tarafından ispatlanmış da değildir. Bu durumda temerrüt tarihinden ticari faiziyle olmak üzere 33.803,30 TL alacağa hükmedilmesi gerekirken hakediş belgeleri esas alınarak daha az miktara hükmedilmesi yerinde olmadığı için kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne karşıyım.