21. Hukuk Dairesi 2018/4475 E. , 2018/8627 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 6. İş Mahkemesi
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili tarafından cevap verilmemiş.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince; “ Tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları, yapılan kolluk araştırmaları ve site yönetim tutanakları, yukarıda bahsedilen doktrin ve yargıtay kararları beraber değerlendirildiğinde ; davacının babasının 08/04/1999 tarihinde vefat ettiği, boşanmanın ise 2013 tarihinde gerçekleştiği, muvazaalı boşanma yoluyla SGK"dan aylık bağlanmasını amaçlayan kötü niyetli bir kişinin 14 yıl boyunca beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tüm dosya kapsamından tarafların boşanma tarihinden sonra eylemli birlikteliklerinin olmadığı mahkememizce anlaşıldığından, ” gerekçesiyle
“Davanın KABULÜNE,
Davalı SGK tarafından davacının yetim aylığının hukuksuz kesildiğinin, hukuksuz kesilen yetim aylığının kesilen tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiği, kesilen yetim aylığının ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faizi ile beraber ödenmesi gerektiği ve davacının 29.117,20 TL miktarda borcu bulunmadığının ayrı ayrı TESPİTİNE; ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde; Davalı Kurum tarafından yapılan incelemeler neticesinde davacının boşandığı eşiyle birlikte aynı sitede yaşadıklarını, site aidat ödemelerinin ..."ın hesabından ... olarak ödendiğini, siteye giriş çıkış kayıtlarında yapılan sorgulamada ... Pekergin"in kullandığı aracın 01/09/2014 - 13/05/2015 tarihleri arasında siteye her gün çok sayıda giriş çıkış yaptığının görüldüğünü, sitenin güvenlik amirininde birlikte yaşadıklarına dair beyan verdiğini, Kurumun davacının yetim aylığının kesilmesi işleminin Kanun"a, Anayasa"ya ve Yargıtay kararına uygun olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince “Tüm dosya kapsamından davacının boşandığı eşi ... boşanma tarihinden sonra sırası ile "... Mah. ... By ... 525. Sok ...", "... Mah. 23 ... Cad. ... Cad. ... ","... Mah.323. Sok. ... Evleri ... " adreslerinde, davacının ise boşanma tarihinden sonra kızı ile birlikte "..., mah. 4. Cad. ... Sitesi Park Konutları ... " adresinde oturduğunun 24/01/2017 ve 30/12/2015 tarihli kolluk araştırma tutanaklarından ve 06/09/2012 ve 01/09/2014 kira başlangıç tarihli ... kiracı sıfatıyla yer aldığı kira sözleşmelerinden anlaşıldığı, yine davacıya boşandığı eşi tarafından banka kanalıyla ödenen nafaka dekontlarından, ... adına düzenlenmiş ttnet fatura adres bilgilerinden, abone kayıt bilgilerinden, ... Yapı ve İşl. San. Tic. A.Ş. tarafından gönderilen davacının oturduğu sitedeki görevli çalışanlarca tutulan 11/04/2017 tarihli tutanaktan,... plaka sayılı aracı kullanan kişiye ait kamera görüntülerinden davacının boşanma tarihinden sonra boşandığı eşiyle fiilen aynı çatı altında birlikte oturmadığı, kızı ile birlikte "..., ... Mah. 4. Cad. ... Sitesi Park Konutları ... " adresinde oturduğu anlaşılmış, davalı Kurum vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.” gerekçesiyle
“HMK"nın 353 / 1 - b maddesi gereğince davalı Kurumun istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı SGK vekili; “Denetmen raporu kurum işlemini ispatlamaktadır. Sitenin güvenlik amiri birlikte yaşadıklarını, kayıtların bunu gösterdiğini ifade etmiştir .” gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 10/07/2013 tarihinde eşi ... boşandığı, 08/04/1999 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 21/05/2015 tarihli rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 01/08/2013-30/09/2015 tarihleri arasında ödenen 29.117,20 TL’nin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
Somut olayda ; denetim raporunun içeriği,davacının ikamet ettiği sitenin güvenlik kayıtları, güvenlik müdürünün ifadesi, davacının eşi ... boşanma tarihi olan 10/07/2013 tarihinden sonraki 30/03/2014 tarihli mahalli idareler genel seçiminde, 10/08/2014 tarihli 12. ... seçiminde ve 07/06/2015 tarihli 25. Dönem milletvekili genel seçiminde ... ... Mah. 4. Cad. N: 1/6 No: 9 ... ...(davacının ikamet adresi) adresinde oy kullanması hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte de birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.