20. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1220 Karar No: 2018/2489 Karar Tarihi: 02.04.2018
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/1220 Esas 2018/2489 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, apartman yöneticiliği yaptığı iddia edilen davalının yönetici gibi davranması ve yönetime ilişkin belgeleri toplaması sonucu ortaya çıkan zararın tahsili istemiyle açılmıştır. İlk yargılama sonucunda kısmen kabul edilmiş, ancak temyiz üzerine Yargıtay'ın bozma kararı sonrası yapılan ikinci yargılama sonucunda dava reddedilmiştir. Temyiz sürecinde davalıların sorumlu oldukları miktarlar belirlenmediği için kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 36. ve 39. maddeleri tartışma konusu olmuştur.
20. Hukuk Dairesi 2017/1220 E. , 2018/2489 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davalının daha önce apartman yöneticiliği yaptığı iddiasıyla yönetime ilişkin belgeleri toplayarak fiilen yönetici gibi davranmaya başladığını, asıl yönetici ... ve diğer yönetim kurulu üyesinin inisiyatifinin kalmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile Haziran 2006 ile 27 Mayıs 2007 arasında davalının zimmetinde olan 12.474,27 TL ve 27.05.2007 tarihli sözde kat malikleri genel kurulu toplantısı akabinde dava tarihine kadar yeni yönetime hiçbir belge ve makbuz devredilmediği ve davalı tarafından yapılan harcamaların tutarları belirlenemediğinden bu dönem için davalının zimmetinde bulunan 500,00 TL olmak üzere toplam 12.974,27 TL"nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Yapılan yargılama sonucu mahkemece 13/11/2012 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılardan ... ve ..."in temyiz etmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/8598 Esas, 2014/12983 Karar sayılı ilamı ile ”Kat Mülkiyeti Kanununun 36. maddesinde belirtilen defterleri tutmak ve belgeleri saklamakla görevli olan ve aynı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre, yöneticiliği döneminde elde ettiği gelirler ile yapılmış giderlerin hesabını vermekle yükümlü bulunan yöneticinin zimmetinde kalan ortak para bulunup bulunmadığı, tuttuğu defterler ve sakladığı belgelerin incelenmesi sonucunda saptanabileceğinden, bunun için davalıların yönetime seçildiği tarihte kendilerine devredilmiş olan ortak para ile o tarihteki borç ve alacakların tutarı, yöneticilik döneminde toplanan avanslar ve yapılan harcamaların miktarları belirlenip gelir ve giderlere ilişkin olarak alınan makbuz, belge, fatura, fiş vs. evrak ayrıca davalı tarafın yargılama sırasında ibraz ettiği asılların kendilerinde olduğunu belirttikleri fatura, fiş, makbuz vs. belgelerin doğruluğu bilirkişiye incelettirilerek mükerrer kayıt olup olmadığı da araştırıldıktan sonra davalıların ödemeleri gereken bir meblağ bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilip alınacak uzman bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, sadece davacı tarafça sunulan belgeler üzerinde inceleme yapılıp davalı tarafın delilleri dikkate alınmaksızın eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava alacak istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelemesinden davacı yönetimin davalıların sorumluluğuna ilişkin kısmın Haziran 2007 - Mayıs 2007 ve Mayıs 2007"den dava tarihine kadar olan dönem için ikiye ayırdığı, mahkemece bozmadan önce yapılan yargılama sırasında davalıların sorumlu oldukları miktarlar belirlenerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin kısmen kabul kararını temyiz eden davalıların temyiz itirazları ve belgeleri davacının talep ettiği Mayıs 2007"den dava tarihine kadar olan dönemi kapsadığı görülmekle davacının talepleri ve usuli kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak talep konusu dönemler açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak davalıların ayrı ayrı sorumlu olduğu miktarlar belirlenmeli ve buna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece aksi düşünce ile yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi bu nedenle doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/04/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.