3. Hukuk Dairesi 2018/4222 E. , 2019/5525 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönünden reddine, davalı ... bakımından davanın husumet yönünden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 18/06/2019 tarihinde gelen davalı ... Belediyesi vekili Av.... ile davacılar vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tapuda davalılar adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki binaların ölü ..."e ait olduğunu, üzerinde bulunan 4 adet binadan 1 ve 2 kapı numaralı binaların ..."e, 1/2 ve 1/3 kapı nolu binaların ise muris ..."e ait olduğunu, ... ve ..."in ölü ..."in mirasçıları olduğunu, ... mirasçılarının muristen kendilerine intikal eden hisselerini davalı ..."na sattıklarını, adıgeçen tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve taşınmaz üzerindeki davacıların murisi ..."e ait 1/2 ve 1/3 numaralı muhtesatların da satış dosyasında kıymet takdiri yapılarak
satışının yapıldığını, bu sebeple her iki davalının da tapudaki hisseleri oranında zenginleştiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıların tapudaki hisseleri oranında müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...; davacıların malik olmayıp zilyet olduğunu, zilyetlikten dolayı husumetin davalı Belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, hukuki yararlarının olmadığını, icra satış memurluğunca yapılan izale-i şuyu satışı sonrası diğer davalının hissesinin ihale ile ve bina değeri ödenmek suretiyle satın alındığını, taşınmazın 649/969 kısmına tekabül eden kısmının ... mirasçılarından arsa bedeli ve üzerindeki yapıların bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, davacı talebinin Belediye ile arasındaki hukuki ilişki olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davaya konu taşınmazın tamamının Belediye Başkanlığı mülkiyetinde olduğu sırada, ... adına 08/06/1987 tarihinde tapu tahsis kararı alındığını, ..."in vefatından sonra 05/12/2012 tarih ve 3017-1277 sayılı encümen kararı ile taşınmazdaki hissenin, ..."in mirasçıları ..., ... (...) ... ve ... uhdesinde tapuya dönüştürülmesine karar verildiğini, hisse bedelinin de belediye adına bankaya yatırıldığını, davaya konu taşınmazın tapu kaydında davacıların murisi lehine bir muhtesat beyanı bulunmadığını, murisinin taşınmazdaki hissesini kayıt ve şarta bağlamadan bütün halinde ..."na sattığından davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; dava konusu İstanbul İli, Kartal İlçesi, ..., 901 ada,1 parselde kayıtlı taşınmazın tamamının İstanbul Belediyesine ait iken dava dışı kişilerin murisleri olan ..."in tapu tahsis belgesi ile bu parselin 324,50m2"lik kısmının adlarına tescil edildiğini, bilahare bu hissenin ... mirasçıları tarafından davalılardan ..."na satıldığını, davalı ..."nun da diğer davalı ve paydaş olan İstanbul Büyükşehir Belediyesine karşı ortaklığın giderilmesi davası açtığını, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/438 E, 2014/441 K. sayılı ilamla ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verildiğini, karar veren mahkemenin gerekçesinde ve dayanak bilirkişi raporunda parsel üzerindeki muhdesatların dava dışı mirasçılar murisi ... dolayısıyla da ondan satın alan davalı ..."na ait olduğunun belirtildiği, tüm işlemlerin ve satışın mahkemenin bu kararına göre yapıldığı, yapılan satışta parselin tamamını ihaleden davalı ..."nun aldığı, dava konusu edilen 1/2 ve 1/3 kapı no"lu yapıların davacılara veya murisleri ..."e ait olduğuna ilişkin tapunun beyanlar hanesi veya mahkeme kararlarında yer almadığı, tüm bu davaların görüm aşamasında dahi davacıların hiçbir itirazda bulunmamış olmalarının hayatın olağan akışına aykırı olmasına karşın muhdesatların kendilerine ait olduğuna ilişkin dava veya itirazlarının dahi bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ..."na karşı açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı ... Belediyesine karşı açılan davanın reddine karar verilmiş; davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna müraacat edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmaz davalı İBB adına kayıtlı iken, ölü ... mirasçılarından sadece ... tarafından tapu tahsis talebinde bulunulduğu ve onun ölümü ile bu kez dava dışı ... mirasçıları adına tapu tahsis belgesine dayanılarak, dava dışı ... mirasçıları ..., ... ve ... ..."in adına tapuda tescil edildiği görülmekle, davacıların murisi ... adına tapu tahsis belgesi olmadığı gibi, buna dayanak tapu talep işlemlerinin tamamlanmadığı da anlaşıldığından, davacıların mülkiyet hakkının ispatlanamadığı, tapu maliki olan dava dışı ..."in tapudaki hissesini diğer davalı ..."na sattığı, bu nedenle davacılar yönünden binalardaki hak iddiasının ispatlanamadığı gibi taşınmazın tapu tahsis belgesinden tapuya dönüşen kısmının ilk maliki ... olduğu açık bulunduğundan, ayrıca davalı belediyeye ödenen bina bedeli de bulunmadığından, davanın reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacılar taşınmazın, murisleri tarafından yapılan ve bilahare kendilerinin zilyetliğine geçen muhdesatlarla birlikte satıldığını, bu muhdesat bedeli kadar davalıların zenginleştiğini öne sürerek, bunun tahsilini istemiştir. Ilk derece ve bölge adliye mahkemesince muhdesatların davacılara ait olduğuna ilişkin dava veya itirazların olmadığını, bu nedenle davacılar yönünden binalardaki hak iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Somut olaya geçmeden önce muhdesat kavramına kısaca değinecek olursak, muhdesat 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında ve eşya hukukunda vurgulandığı üzere, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamayıp, muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır.
Dava konusu olayda, dosya kapsamından; taşınmazın Maliye Hazinesine ait olup toplam 484,50 m2 olduğu, muhdesat bilgileri kısmında üzerinde ""kök muris ..."e ait ev"" olduğunun belirtildiği, veraset ilamına göre kök murisin mirasçısı olarak ... ile ..."in kaldığı, davacıların, muris ..."in mirasçıları, dava dışı ... mirasçılarının ise dava dışı ..., ... ve ... ... olduğu,
Yine davaya konu taşınmazın, 324,50 m2"sinin 11.06.1987 tarihli tapu tahsis belgesi ile ..."e tahsis edildiği, bilahare 05.12.2012 tarihli Belediye Encümen Kararı ile ... mirasçılarına bedeli ödenmek suretiyle satışının yapıldığı ve tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürüldüğü, kalan 160,00 m2"lik kısmın ise İstanbul Belediyesi adına tapuya tescil edildiği, dava dışı mirasçılar tarafından bu hissenin tamamının 08.05.2013 tarihinde davalı ..."na satıldığı; adıgeçen tarafından İstanbul Belediyesi aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi davası sonrasında da taşınmazın tamamının ihale ile satışı neticesinde davalı ... uhdesinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, dosyada mevcut İBB Başkanlığı"nın 28.11.2016 tarihli yazısında "...taşınmazın yerinde yapılan tespitinde ... mirasçılarına ait 1. ve 2. katlı konut niteliğinde işgal bulunduğu; ..."e ait ise 3. katlı konut niteliğinde işgal bulunduğu; adıgeçenin imar affı müracaat formunun mevcut olduğu, ancak tapu tahsis belgesi almadığından herhangibir ödeme yapmadığı"" belirtilmekte yine 10.05.1983 tarihli gecekondulara ait başvuru dilekçe formunda ise yapının davacılar murisine ait olduğu, yapının 3 katlı olduğu, işgal edilen alanın m2"nin 160 olduğu belirtilmekte; 11.09.2012 tarihli İBB Belediye Bşk"nın tespit yazısında ise""...krokide B ile tanımlı ... ait 3 katlı konut olduğu anlaşılmış, yapıların 1982 yılı hava fotoğrafında mevcut olduğu"" belirtilmekte; davacılar tarafından, dava konusu edilen gecekondulara ilişkin abonelik kayıtları (su ve elektrik faturları), emlak beyannemesi, vergi kaydına ilişkin belgeler dosyaya ibraz edilmiştir.
Bununla birlikte, satış dosyasında mevcut bilirkişi raporunda taşınmaz ve muhdesat bedelleri 2014 yılı yaklaşık birim fiyatları esas alınarak ayrı ayrı hesaplanmış ve taşınmaza muhdesat bedelleri ile birlikte 880.262,50 TL bedel taktir edilmiş, ihaleye çıkılmış ihale 446.500 TL üzerinden davalı ... üzerinde kalmıştır. Son olarak İcra Müdürlüğü Satış Memurluğu"nun Tapu Sicil Müdürlüğü"ne hitaben yazılan 11.12.2015 tarihli yazısı ile ""...alan hissedarın hissesine düşen 299.049,02 TL ise de üzerinde binanın olduğu ve muhdesat değerinin mahkemece tespit edilen bilirkişi oranına göre hisse belirlendiğinden muhdesat değeri gözönünde bulundurularak 354.163,80 TL"nin mahsup edilerek satılan diğer hissedarın hissesine düşen 92.336,20 TL üzerinden harcın alınması"" gerektiği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar neticesinde, davacılar murisi tarafından davaya konu taşınmaz üzerine binanın yapıldığı, ortaklığın giderilmesi davası ve taşınmazın ihale ile satışı safhasına kadar binaların davacılar zilyetliğinde olduğu ve fiilen de konut olarak kullanıldığı, satış safhasında bu yapıların, taşınmaz değerinin tespitinde de dikkate alındığı hususu sabittir.
Diğer taraftan, bir uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun, muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın, taşınmaz malikine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Bu nedenle, ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme, satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir.
Bu durumda, sebepsiz zenginleşme sebebiyle hükmedilecek miktar, muhdesatların satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır. Diğer bir anlatımla, taşınmazın davacılara ait muhdesatlar yapılmamış olsa idi kaç liraya satılabileceği, muhdesatlar ile birlikte kaç liraya satılabileceği bilirkişiye tesbit ettirilmeli, taşınmazın muhdesatlar hariç belirlenen satış değeriyle muhdesatlar dahil belirlenen satış değeri birbirine oranlanmalı, bu oranın taşınmazın üçüncü kişiye satış bedeline uygulanması suretiyle elde edilecek fark bedel kadar davalıların muhdesatlar nedeniyle zenginleştiği kabul edilmelidir.
Başka bir deyişle, davacıya ait muhdesatların satış bedelinden davalılara ödenmiş olan paradan yukarıda açıklanan orantı ile bulunacak kısım kadar davalılar sebepsiz zenginleşmiş sayılır. Aynı şekilde, satış sonucu davacılar murisinin yaptırdığı muhdesatların davacıların elinden çıkması ile mamelekinde bir azalma olacağı da kesindir.
O halde, mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için dava konusu taşınmazın ihale yolu ile satışına ilişkin satış dosyasının ayrıntılı incelenmesi ile, uzman bilirkişiden yukarıda açıklanan orantı kurulmak suretiyle rapor aldırılması (davacılara ait muhdesat bedellerinin hangi davalının uhdesinde kaldığı hususu tespit edilmek suretiyle) ve her bir davalının zenginleştiği tutar tespit edilerek tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 18/06/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.