10. Ceza Dairesi 2019/391 E. , 2019/609 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 08/01/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, sanığın beraatine dair İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2018 tarihli ve 2017/550 esas, 2018/411 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/01/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 01/06/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması” halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği,
2- Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğ edilmesini müteakip kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, ancak tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini ihlal etmesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “...tedbirin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği...” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2018 tarihli ve 2017/550 esas, 2018/411 sayılı kararı ile “sanığın yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar etme niteliğinde eylemi bulunmadığı” gerekçesi ile “sanığın beraatine” ve bununla birlikte “sanık hakkında yeniden Denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanması için karar kesinleştiğinde Cumhuriyet Başsavcılığı"na bildirimde bulunulmasına,” karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak,
soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemeler karşısında, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi koşullarına uygun sonuç ve biçimde değerlendirilme yapılmak üzere dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, sanık hakkında beraat kararı verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2018 tarihli ve 2017/550 esas, 2018/411 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin; 2. fıkrasında,“Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde verilir.”,
8. fıkrasında ise, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, Mahkemece “sanığın yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar etme niteliğinde eylemi bulunmadığı” gerekçesi ile, “sanığın beraatine” karar verilmiş ise de, yargılama sonucunda “beraat” kararı verilebilecek haller CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, mahkemenin beraat kararı verme gerekçesi dosya kapsamına ve yasaya uygun değildir. Ayrıca, “beraat” kararı ile yargılama sonlandırılınca, sanığın bütün yükümlülükleri ortadan kalkacağından, yargılama konusu eyleme ilişkin beraat kararı verildikten sonra ayrıca “sanık hakkında yeniden denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına” karar verilerek hüküm karıştırıldığından, kararın infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda, Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirdi.
Ancak somut olayda mahkemece yukarıda belirtildiği üzere CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında yer almayan bir nedenle yasaya ve hükmün gerekçesine aykırı şekilde “sanığın beraatine” karar verilmiş, sonra da sanki durma kararı verilmişcesine “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yeniden uygulanmasına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunmuştur. Bu şekilde çelişkili hüküm kurulması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan, hükmün karıştırılması halinde mahkemenin iradesi açık şekilde ortaya çıkmadığı için kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğinden kanun yararına bozma talebi bu değişik gerekçe ile kabul edilmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; sanığın beraatine dair İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2018 tarihli ve 2017/550 esas, 2018/411 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.