
Esas No: 2021/9545
Karar No: 2022/1832
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/9545 Esas 2022/1832 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/9545 E. , 2022/1832 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2019/1193-2021/923
İlk Derece
Mahkemesi :... Anadolu 20. İş Mahkemesi
No :2016/223-2019/45
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I-İSTEM
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işyerinde 01.02.2005-31.12.2009 ve 01.06.2011-10.06.2013 tarihleri arasında çalışmış olmasına rağmen hizmetlerinin Kuruma bildirilmediğini, müvekkilinin emekli olması nedeniyle sigortasının yapılmadığını, ... Anadolu 7. İş Mahkemesi'nde açılan davaya dayanak oluşturması için işbu davanın açıldığını ileri sürerek müvekkilinin hizmetlerinin tespitine ve ödenmeyen primlerin davalı işverenliğe ödettirilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili tarafından davaya verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın soyut iddialara dayanarak açıldığını, tanık bildirilmediğini, işçilik alacakları için açılan davada verilen süre geçtikten sonra huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacının müvekkil şirkette hiç çalışması olmadığını, emekli olması sebebi ile sigortasının yapılmaması iddiasının geçerli olmadığını, müvekkil ile davacı arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olmaması sebebi ile davanın husumet yönünden de reddedilmesi gerektiğini, sunulan belgedeki imzanın sahte olduğunu, araç satış sözleşmesinin dava ile ilgisi bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili duruşmadaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın dava şartına bağlı olarak usulden reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davacının vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, hizmet tespiti davasının neticesinde davalı ile hizmet ilişkisinin tespit edilmesinde hukuki yararının bulunduğu, hizmet tespiti irdelemesinin işçilik alacakları davası ile birlikte görülemeyeceği yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu dosyada; davacı 01.02.2005 - 31.12.2009, 01.06.2011 - 10.06.2013 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 01.02.2005 tarihi olduğunun tespitini talep etmiş, mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın dava şartına bağlı olarak usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının davalı iş yerinden bildiriminin olmadığı, davacının 01.05.2000 tarihinden itibaren 506 sayılı yasa kapsamında aylık aldığı, davacının aynı zamanda ... Anadolu 7. İş Mahkemesinin 2016/114 sayılı esasında işçilik alacakları davası açtığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanunun 63/A bendi hükmüne göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları bu çalışma olgusuna dayalı ve onunla sınırlı olarak kesilmektedir. Ancak aynı Kanunun 63/B bendi kapsamında sigortalının istemi bulunması halinde sigortalı adına sosyal güvenlik destek primi ödenerek veya sigortalı adına tüm sigorta kollarından prim ödenmesi durumunda bunun sigortalının aylığı kesilmeden çalışma tercihini gösterdiği kabulüyle aylığı kesilmeden çalışmaya devam etmesi mümkündür.
Sigortalı ister sosyal güvenlik destek primi, isterse tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışsın, Kanunun öngördüğü belli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olması, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Bu statüye Kurumun prim tahakkuk ettirmesi, sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına yakalanması halinde kendisi ya da hak sahiplerine gelir bağlanması gibi çeşitli sonuçlar bağlanmıştır. Bu sonuçlar kapsamında davacının bildirim yapılmayan dönemlerdeki çalışmalarının tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu ve aksinin kabulü halinde yaşlılık ya da emekli aylığı alan kişilerin sigortasız çalıştırılabileceği gibi sosyal güvenlik hakkının zorunlu ve vazgeçilemez niteliğine aykırı bir sonuç çıkacağı açıktır.
Somut dosyada, davacıya ilişkin yaşlılık aylığıyla ilgili tahsis dosyası celp edilmeli, yaşlılık aylığı aldığının tespiti halinde davacının beyanı alınmak suretiyle talebin sosyal güvenlik destek primine tabi olarak geçen sürelerin tespitine mi yoksa hizmet akdine dayalı zorunlu çalışmaların tespitine mi yönelik olduğu hususları açıklığa kavuşturulmalı, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,14.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.