22. Hukuk Dairesi 2012/16822 E. , 2013/6762 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, 12.01.1997 tarihinde davalı şirkette işe başladığını, davalı şirketin Özbekistan"da bulunan şantiyesinde iş makinesi tamir işinde aylık 1.500,00 USD ücretle ustabaşı olarak çalışmakta iken, 17.01.2009-30.03.2009 tarihleri arasında davalı tarafından ücretsiz izne gönderildiğini, ücretsiz izninin 31.03.2009 tarihinde bittiği halde, yurtdışına çıkışının sağlanmadığını ve işine son verildiğinin bildirildiğini, 2008 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları ile 2009 yılı Ocak ayına ait onyedi günlük ücretlerine karşılık 2.100,00 TL ödendiğini, bakiyesinin ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ödenmeyen ücret alacağı ve fazla çalışma ücreti alacağı istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının Özbekistan"daki işyerine dönmeyince iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle feshedildiğini, vize işlemleri için kendisinden pasaportunu merkeze göndermesi gerektiğinin hatırlatıldığını, ancak davacının Özbekistan"a dönmeyeceğini beyan ettiğini, 01.12.1997 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının fazla çalışma iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının aylık 1.300,00 USD ücretle çalıştığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı aylık 1.500,00 USD ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise 1.300,00 USD ücretle çalıştığını ileri sürmüştür. Davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrulamışlardır. Melahat Özkara"ya ait hesap özetinde, havale yapılan miktarlar farklı olduğundan ve ödemeler düzenli olmadığından, hesap özetinden davacının aylık ücreti tespit edilememektedir. Davalının sunduğu davacının imzası bulunmayan “yurtdışı çalışan personel cari hareket raporu” başlıklı belgede, davacının aylık ücretinin 1.300,00 USD üzerinden tahakkuk ettirildiği, aynı belgede, davacının banka hesabına yapıldığı belirtilen ücret ödemelerinin Türkiye İş Bankasının 27.04.2011 tarihli yazısı ekindeki banka kayıtlarında aynen yer aldığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanlarına göre, davacının 1.500,00 USD ücret aldığı kabul edilerek dava konusu alacaklar hesaplanmıştır. Mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.