Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu şikayetinde, yapılan takibe ilişkin olarak kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının ilanın yapıldığını, buna dayalı olarak da kendisine gönderilen kıymet takdiri tebligatının da usulsüz olarak ilanen yapıldığını ayrıca satış ilanı tebligatının da ilanen usulsüz olarak yapıldığını, bu sebeplerle ihalenin feshini talep etmiştir.
Takip dosyasında alacaklı tarafından borçlu adresinin "N.E....Mahallesi, İstiklal Sokok, No: 27/2-Dörtyol" belirtilerek takibin başlatıldığı, gönderilen ödeme emri tebligatının bila tebliğ dönmesi üzerine, zabıta araştırması yapıldığı, zabıta araştırma adresinin "Ankara-Kızılay Atatürk Bulvarı No: 143/24" olarak belirtildiği, bu adrese de gönderilen ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, hiçbir araştırma yapılmaksızın ilanen tebliğ yolu ile takibin kesinleştirildiği, bundan sonraki tüm tebligatların ilanen yapıldığı dolayısıyla kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarının da ilanen yapıldığı görülmüştür.
İlana ilişkin Tebligat Kanunu"nun 28/2.maddesinde "tebliği çıkaran merci muhatabın adresine resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir" hükmü yer almaktadır. Tebliğle ilgili 7201 sayılı Kanun ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi, gerekse tebliğ tarihi Kanun ve Tüzükte emredilen şekillerle ispat olunabilir. Söz konusu Kanun ve Tüzüğün bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu durumda Tebligat Kanunu"nda ilama ilişkin 28.madde ve Tebligat Tüzüğü"nün 46.maddelerindeki hükümlere uyularak çok yönlü araştırma (Resmi ve hususi müessese ve dairelerden, örneğin seçim kurullarından, Vergi dairesinden, Tapu dairesinden ve Askerlik şubesi gibi yerlerden) yapılarak, bundan sonuç alınmaması halinde ilanen tebliğe gidilmesi gerekir. Yukarıda belirtilen yerlerden araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, sadece zabıta marifetiyle araştırma yapılarak bununla yetinilmesi doğru değildir.
Mahkemece, borçluya yapılan ilanen tebligatın yukarıda belirtilen yasa hükümlerine uygun yapılmadığını, borçlu şikayetinin kabulü ile ihalenin feshine karar vermek gerekirken, istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.