22. Hukuk Dairesi 2012/17977 E. , 2013/6721 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 20.06.2005-27.06.2008 tarihleri arasında sistem ve teknik departman yöneticisi olarak çalıştığını, sigorta bildirimlerinin eksik yapıldığını, ücretinin 1.200,00 TL net olduğunu, ücretinin ve diğer alacaklarının ödenmemesi üzerine 27.06.2008 tarihli ihtarname ile iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacağının faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ederek artırmıştır.
Davalı vekili, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, hiç bir alacağı bulunmadığını, hak ve alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 20.06.2005-27.06.2008 tarihleri arasında iki yıl yedi gün çalıştığı, ücretinin 1.200,00 TL olduğu, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı olarak feshedildiği, kıdem tazminatına hak kazandığı, iş sözleşmesini kendisi feshettiği sebebiyle ihbar tazminatı talep edemeyeceği, yıllık izinlerin kullandırıldığının veya ücretlerinin ödendiğinin ve ücretinin ödendiğinin işverence, fazla çalışma yapıldığının da işçi tarafından ıspatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Kanun"un 5754 sayılı Kanun"la değişik 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hakimce re"sen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir.
Dosya içeriğinden, ücret alacağının hangi aylara ilişkin olduğunun belirtilmediği, davacının beyanına göre ödenmeyen ücret miktarının kabul edildiği, davacıya 07.01.2008 tarihinde 1.000,00 TL, 06.05.2008 tarihinde 750,00 TL, 07.02.2008 tarihinde 650,00 TL, 14.12.2007 tarihinde 350,00 TL, 07.12.2007 tarihinde 750,00 TL, 04.12.2007 tarihinde 100,00 TL, 20.10.2007 tarihinde 200,00 TL, 14.11.2007 tarihinde 100,00 TL, 14.01.2008 tarihinde 100,00 TL, 19.10.2007 tarihinde 400,00 TL olmak üzere 4.400,00 TL ödeme yapıldığına dair makbuzların dosyaya sunulduğu, makbuzlarda ödemelerin ne karşılığı yapıldığının yazılmadığı, makbuzlarda davacının imzasının bulunduğu, banka dekontlarına göre, 24.11.2006 tarihinde 100,00 TL, 18.05.2007 tarihinde 3.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemelerinde ne karşılığı yapıldığının açıklanmadığı, 01.07.2008 tarihli işverence düzenlenen hesap raporunda, davacıya 4.875,00 TL borç bulunduğunun, işten çıkış tarihinin 18.06.2008 olduğunun belirtildiği, raporda davacının imzasının bulunmadığı, 22.04.2008 tarihli cari kart ektresinde, davacının son ücretinin 1.200,00 TL olduğu ve 22.04.2008 tarihi itibariyle 6.818.70 TL alacağı olduğu, hususlarının belirtildiği, belgede işverenin imza ve kaşesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacıya ücret alacağının hangi aylara ilişkin olduğu açıklattırılarak, dosyaya sunulan makbuzlar ve banka ödeme belgeleri ile ilgili beyanı alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.