
Esas No: 2021/7586
Karar No: 2022/1870
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7586 Esas 2022/1870 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/7586 E. , 2022/1870 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, eksik hesaplandığı iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının 24. Basamak üzerinden bağlanması ve ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 08.02.2018 gün ve 2017/4036 Esas ve 2018/875 K. Sayılı ilamı ile “…Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 24.12.1996 tarihinde 4181 sayılı Yasa kapsamında basamak satın alarak 9. basamaktan 21. basamağa yükseldiği, 31.12.1999 tarihinde davacının basamağının 22 olduğu, 01.05.2010 tarihi itibariyle 24. basamaktan yaşlılık aylığı almaya başladığı, bozmadan sonra Kurumdan alınan yazı ile davacının 4181 sayılı Yasa kapsamında 1996 yılında satın aldığı basamak nedeniyle geriye dönük basamak intibakının yapılmasına gerek olmadığının, belirlenen basamaklarında ve yaşlılık aylığında bir hata bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının 24/12/1996 tarihinde 4181 sayılı Yasa kapsamında basamak satın alarak 9. basamaktan 21. basamağa yükseldiği, buna göre 31/12/1999 tarihindeki basamağının 22 olduğu, 01/05/2010 tarihi itibariyle 24. basamaktan emekli olduğu, 2000 öncesi basamağının belirlenmesi bakımından geriye dönük basamak intibakı yapılmasına gerek bulunmadığı ve davacının Kurum tarafından belirlenen basamak seyrinde bir hata bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı Kurum tarafından davacıya bağlanan aylıkla ilgili hesaplamaya dair karşılaştırma yapılmadığı ve bu haliyle bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacıya bağlanan yaşlılık aylığına ilişkin olarak Kurumun hesaplama yöntemine dair ayrıntılı döküm ve tüm gelir bağlama evraklarını getirtmek, davacının Kurum tarafından belirlenen basamak seyrinde bir hata bulunmadığını da dikkate alarak belirlenen aylık miktarında hata bulunup bulunmadığını, hata var ise hangi noktalarda hata bulunduğunu açıklayan, Kurum işlemlerini irdeleyen karşılaştırmalı ve ayrıntılı bilirkişi raporu almak ve sonucuna göre karar verilmesi….”gerekçesi ile kararın bozulmasına dair karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Eldeki davada ise, bozma sonrasında, davacının 2829 Sayılı Yasa kapsamında birleştirilen hizmetleri nedeniyle 1479 sayılı Yasa kapsamında değil de, 506 sayılı Yasa kapsamında ve 01.05.2011 tarihinden itibaren aylık bağlanılma şartlarına haiz olduğu gerekçesi ile davalı Kurumca 07.12.2018 tarihi itibari ile davacının ilk aylığının iptali ve 01.05.2011 tarihinden itibaren başlamak kaydı ile ve bu kez 506 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlanmasına ilişkin işlemlere başlandığı, bu esnada davacının 18.12.2018 tarihinde davalı Kuruma giderek kendisi hakkında 1479 sayılı Yasa kapsamında aylığının devam etmesini talep ettiği, buna göre, en son geçen 13.12.2007-05.05.2008 tarihleri arasındaki çalışmalarının fiili çalışmaya dayalı olmadığını belirterek, eski aylığın aynen devam ettirilmesini talep ettiği, kurumca bu durum nedeniyle denetime gidildiği ve davacının iddiasının geçerli sayılarak, ne var ki 01.05.2011 tarihinden itibaren yeniden bağlanan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki aylığın yeniden hesaplanması ve eski aylık ile kıyaslanması sonucunda 6.856,54 TL borç tahakkuk ettirildiği ve bu borcun da davacıdan 5510 sayılı Yasanın 96. Maddesinin “b” maddesi kapsamında tahsilinin talep edildiği, mahkemece aldırılan son hesap raporunda ise, davalı Kurumca en son bağlanan aylığın hesabına ilişkin irdelemeler içerdiği ve bu raporun esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, öncelikle, davaya konu uyuşmazlıkların çözümü bakımından yapılması gereken, hizmet tespiti ve sigortalılık sürelerine ilişkin uyuşmazlıkların tespitidir. Bu anlamda, bu tür uyuşmazlıkların kamu düzenini ilgilendirmesi ve Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Buna göre, davacının son dönemde geçen 1260 günlük çalışma süresi üzerinde ve dolayısıyla aylığın bağlanması gereken kanunun belirlenmesinde etkili olduğu anlaşılan süreler bakımından, davacının beyanı ile bağlı kalınmayarak, fiili çalışmasının varlığının irdelenmesi ve öncelikle davacının hangi kanun kapsamında aylığa müstahak olduğunun belirlenmesi gereklidir.
Davacının çalışmasının fiili olması halinde ve dolayısıyla 2829 sayılı Yasa kapsamında davacıya bağlanması gereken aylığın 506 sayılı Yasa kapsamında bağlanması gerektiğinin tespiti halinde davacıya verilecek süre ile davalı Kuruma başvuru yapmasının sağlanması ve davalı Kurumca aylık bağlanacak kanun üzerinde niza çıkartılması halinde davacıya bu konuda dava açması için süre verilmesi ve bu davanın bekletici mesele yapılması, davacının, çalışmalarının fiili olmaması veya bu keyfiyeti yerine getirmemesi ve talebine göre davacı hakkında eskisi gibi 1479 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlanmasına ilişkin itirazının bulunmaması halinde ise, ilk uyuşmazlık noktasında olduğu gibi kurumca kabul edilen aylığın miktarının hesabına ilişkin irdeleme yapılmalı ve davacının satın aldığı basamakların intibakının sağlanması ve fark prim borcunun doğup doğmadığı hususunun tespiti bakımından davalı Kurumun en son bağlaması gereken aylığa ilişkin tüm verilerin getirtilerek ve kurumdan ayrılma yönleri belirtilerek, denetime elverişli şekildeki aldırılacak hesap raporu sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde; davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 15/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.