22. Hukuk Dairesi 2012/17963 E. , 2013/6717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalının işsizlik ödeneği almak için kuruma müracaat ettiğini, davalıya 31.01.2008-28.02.2009 tarihleri arasında işsizlik ödeneği ödendiğini, davalının, işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği gerekçesi ile Side Belediye Başkanlığı aleyhine işe iade davası açtığını,davanın kabul edildiğini, davalının bu dava ile geriye dönük olarak Sosyal Güvenlik Kurumu primleri ve benzeri kanuni haklarını tekrar kazandığını, bu sebeple ödenen işsizlik ödeneğini faizsiz olarak onbeş gün içinde müdürlüğe ödemesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine takip başlatıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu, alacağın likit olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin Side Belediyesinde 4857 sayılı İş Kanunu"na tabi işçi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin haksız ve mesnetsiz olarak feshedildiğini, işe iade davası açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini, işe başlatıldığını, bu durumun kuruma bildirildiğini, işe başladıktan sonraki dönem için davalıya herhangi bir ödenek ödenmediğini, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca ödenen işsizlik ödeneğinin, işçinin işsiz kaldığı dönemde hayatını açlık sınırında idame ettirmesi için yapılan bir yardım olduğunu, anılan kanunda ödemelerin geri alınacağına dair bir hüküm bulunmadığını belirterek davanın reddine, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 4447 sayılı Kanun"un 52/b maddesine göre işsizlik ödeneğinin işsiz kalan işçiye verildiği ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerektiği, işçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içerisinde gelir elde ettiği, işsiz kalınmasının sonuçlarının bu biçimde telafi edildiği gözetildiğinde dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin kuruma iadesinin gerekeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davalı işçinin tekrar işe başladığı tarihinden sonra, davalıya ödenen işsizlik ödeneğinin davacı kuruma iadesinin gerekip gerekmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4447 sayılı Kanun"un genel gerekçesinde; "İşsizlik sigortası bir iş veya işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına karşın tamamen kendi istek ve kusuru dışında işini kaybeden çalışanlara bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer yandan da bunların işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak, kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, Devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta koludur.
Sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği vermek suretiyle gelir sürekliliğini sağlamak işsizlik sigortasının bir yönünü oluşturmaktadır. Diğer bir yönü ise sigortalı işsizleri işe yerleştirmek ya da yeniden istihdam şansı elde edebilmeleri için gerekli olan meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi vermektir. Bütün bunlar göz önüne alındığında işsizlik sigortası ile iş ve işçi bulma hizmetlerinin birbirinden farklı düşünülmesinin imkansızlığı ortaya çıkmaktadır.
Sistemin amacı işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa gidermenin yanı sıra iş gücünü sürekli, etkin ve verimli çalıştırarak insan gücü israfını en aza indirmektir." açıklaması ile kanunun işsizlik sigortasının amacını kabul şekli açıkça belirtilmiştir.
Davanın kanuni dayanağını oluşturan 4447 sayılı Kanun"un gerekçesinde belirtilen ilkelerde de açıklandığı üzere; işsizlik sigortasının ilk ve doğrudan amacının işsizlik riski ile karşılaşan sigortalı işsize gelir güvencesi sağlamak olduğu, böylece işçi ve ailesinin yaşam standartının yeni bir iş buluncaya veya eski işine dönünceye kadar korunmuş olacağı, sigortalı işsizin işe iade davasının devamı süresince fiilen işsiz kaldığı gözetildiğinde; işveren tarafından 4447 sayılı Kanun"un 51. maddesinde yazılı haller kapsamında iş sözleşmesi feshedilen sigortalı işsizin, feshin geçersizliğine karar verilerek işe başlatılması halinde, boşta geçen dönem içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin mümkün olmadığının kabulü gerekir.
Öte yandan; 4857 sayılı Kanun"un, 21/3. maddesindeki feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücreti ve diğer haklarının ödeneceğinin belirtilmiş olması da, anılan Kanun"un 20. maddesinde, işçi feshin geçersizliği talebiyle açacağı davayı fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde açacağı, ilk derece mahkemesi seri yargılama usulüne göre davayı iki ay içinde sonuçlandıracağı ve kararın temyizi üzerine Yargıtay’ca bir ay içinde kesin karar verileceği gözetilerek, yargılamanın en çok dört ayda tamamlanacağını öngörür. Ancak uygulamada iş yoğunluğu sebebiyle bu süre içinde davanın karara bağlanmasının mümkün olmadığı ve iş yargılamasına ilişkin sürecin dört ayı aştığı bilinen bir gerçektir. Kanundaki düzenleme ile feshin geçersizliğine dair karar alan işçinin, en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının hüküm altına alınarak korunmuş olması, yargılamanın bu süreleri aşması halinde kanunda getirilmiş bir yaptırım bulunmaması karşısında, yargılamanın uzamasının ve dört ay içinde karara bağlanamamasının olumsuz sonuçlarının sigortalıya yüklenerek ödenen işsizlik ödeneğinin iade edilmesi sonucuna varılması, 4447 sayılı Kanun"un ve sosyal güvenlik ilkeleri ile bağdaşmaz.
Ancak, 4447 sayılı Kanun"un 50. maddesinde de; sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemelerin geri alınacağından bahsedilmekte olup, işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde iş sözleşmesi feshedilen ve kendisine işsizlik ödeneği ödenen sigortalı işsizin kusurunun bulunduğundan da bahsedilemez.
Ne var ki; 4447 sayılı Kanun"un 52/b maddesine göre işsizlik ödeneği, işsiz kalan işçiye verilir ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. Kanun koyucunun açıkça öngördüğü üzere; gelir getirici işte çalışma hali; işsizlik ödeneği yönünden hak düşürücü niteliktedir. Feshin geçersizliğine dair mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklardan, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası dahil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi, primlerin işverence ödenmesi ve bu sürelerin hizmetten sayılarak işçinin prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gereklidir. İşçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içinde gelir elde ettiği, işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir. Aksinin kabulü çifte ödemeye sebep olacağı gibi, 4447 sayılı Kanun"un yukarıda açıklanan amacına da aykırılık teşkil eder.
Sigortalı tarafından açılan işe iade davası sonucunda, işe iadeye karar verilip, işe başlatılması halinde, çalışılmış olarak kabul edilen dört aylık süreye ilişkin olarak iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı belirlenirken de kuşkusuz; sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği ve icra inkar tazminatına da hükmolunamayacağı yönleri üzerinde durulmalıdır.
Somut olayda, davalının iş sözleşmesinin işverence feshinden sonra, kanuni süresi içinde işe iade davası açtığı, aynı zamanda davacı kuruma başvurarak işsizlik ödeneği isteminde bulunduğu, davalıya kanuni düzenlemeler çerçevesinde işsizlik ödeneği ödendiği, işe iade davası sonucunda 17.02.2009 tarihinde işe başlatıldığı, işe iade kararı gereğince boşta geçen dört aylık süreye ait ücret ve diğer hakların davacıya ödendiği, İş Kurumu tarafından ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içinde takibe itiraz ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece, işçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi yönünde verdiği karar isabetlidir. Ancak, davalıya 17.02.2009 tarihinde işe başlamasına rağmen, 27.02.2009 tarihine kadar işsizlik ödeneği ödendiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu döneme ilişkin yapılan ödeme dikkate alınmadan sadece dört aylık boşta geçen süre için hesaplama yapılarak iade edilecek alacak miktarının belirlendiği anlaşılmış olup, davalının işe başlatıldığı 17.02.2009 tarihinden sonraki döneme ilişkin ödenen işsizlik ödeneği tutarınında iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu döneme ilişkin talebin reddedilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz giderinin istek halinde ilgiliye iadesine, 29.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.