3. Hukuk Dairesi 2017/8430 E. , 2019/5505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , 20/03/2011 tarihinde murisi olan babası ..."ın malik olduğu Şereflikoçhisar ilçesi ... mahallesi ,58 ada 3 parselde, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 26 no"lu bağımsız işyerlerine 36.000,00 TL masraf yaparak atıl durumda olan işyerlerini kullanılabilir ve kiraya verilebilir hale getirdiğini, bunun üzerine muris ... ile kendisi arasında yapılan sözleşmede muris ..."ın söz konusu işyerlerini yapmış olduğu bakım ve tamirata istinaden 7 yıllığına kendisine devrettiğini, daha sonra murisin vefatı ile diğer mirasçı olan davalılardan bazılarının çekmiş oldukları ihtarname sonucunda söz konusu gayrimenkuller tahliye ettiğini, muris ... ile 7 yıllık bir anlaşma yapmış olmasına rağmen söz konusu kira gelirinden sadece 9 ay gelir elde edebildiğini, murisin vefatından sonra hiçbir gelir elde edemediğini, söz konusu işyerlerine yapmış olduğu masrafların faydalı masraflar olduğunu, muris ..."ın mirasçıları tarafından kendisinin yaptığı faydalı masrafların tarafına ödenmesi gerektiğini, ... ve kendisinin miras payına düşen borcun ... için 9.000,00 TL, kendisi için ise 5.400,00 TL olduğunu, bu paranın mahsubundan sonra davalıların hisselerine düşen alacak yönünden takip başlattığını ileri sürerek davalıların 18.900,00 TL alacağa ve asıl alacak dışındaki fer"ilere vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına,lehlerine %20 "den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar,cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, Şereflikoçhisar İcra Müdürlüğü"nün 2012/290 sayılı takip dosyasında borçluların yaptığı itirazın muris ..."ın veraset belgesindeki hisseleri (..."un 12/80 hissesi, ..."in 12/80 hissesi, ..."in 12/80 Hissesi, ..."ın 3/80 hissesi, ..."ın 3/80 hissesi) oranında 16.004,02 TL asıl alacağa vaki itirazın iptaline 16.004,02 TL"nin %20"si oranında icra inkar tazminatının davalılardan miras payları oranında alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, başkasına ait taşınmazda yapılan giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsilinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davacının dava konusu taşınmazlar için yaptırdığı imalat ve tadilatların lüks mü yoksa faydalı ve zorunlu mu oldukları, bu çerçevede lüks faydalı ve zorunlu masrafların tutarının ne kadar olduğu ve belirlenen tutarın davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin istenip istenemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Sebepsiz zenginleşme, 6098 sayılı TBK’nun 77 ve devamı (mülga 818 sayılı BK’nun 61 vd) maddelerinde düzenlenmiş olup, madde hükmü uyarınca "Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Buna göre; sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme halinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği, giderlerin niteliğine ve zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötüniyetli oluşuna göre farklılık göstermektedir.
" Geri vermenin kapsamı” başlığı altında düzenlenen TBK’nun 79. ve 80. maddeleri uyarınca “ Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür."
Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür ” (m. 79).
"“ Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir. Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir. Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir (m. 80).
Yukarıda belirtilen yasa hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından öncelikle yapılan masrafların niteliği üzerinde durmak gerekmiştir. Yasada tanımları yapılmamış olmakla birlikte, bir şeyin varlığını ve değerini korumak için yapılması gerekli olan harcamalar; zorunlu, bir şeyin değerini ve verimini arttırmak için yapılan harcamalar; faydalı ve hiçbir gereği yokken sadece kişisel zevkler için yapılan harcamalar ise; lüks olarak nitelendirilmektedir. (Akıntürk, Turgut, Borçlar Hukuku, 17. Baskı, Beta Basım, İstanbul, 2011, s.109.) "
"Bu aşamada az önce belirtilen yasal hükümlerin zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olma durumuna göre değerlendirmesine gelince ; zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir. Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir. Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri gerekse kötü niyetli iade borçlusu iade alacaklısından isteyemez. ( Oğuzman, Kemal, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8.Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2010,s.718vd.)
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;davacı ve davalılar arasında herhangi bir kira ilişkisinin bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir.Davacı,muris babası ..."a ait dava dilekçesinde belirttiği davaya konu edilen taşınmazlara birtakım masraflar yaparak söz konusu atıl durumda olduğunu iddia ettiği taşınmazları kullanılabilir ve kiraya verilebilir hale getirdiğini,bu masrafları yapmasının akabinde ise muris ..."ın bu taşınmazları yaptığı bakım ve tamiratlara istinaden kendisine 7 yıl süre ile devrettiğini,bu anlaşmaya rağmen bu taşınmazlardan sadece 9 ay süre ile kira geliri elde edebildiğini,murisin vefatı sonrasında davalıların çektikleri ihtarnameler neticesinde bu taşınmazları tahliye ettiğini belirterek söz konusu taşınmazlara yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları davalılardan miras payları oranında talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece her ne kadar dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de,alınan raporda yapılan imalat ve tadilatların neler olduğu belirtilmiş ise de, faydalı,zorunlu ya da lüks imalat ayrımı yapılmadığı gibi söz konusu taşınmazların net olarak hangi tarihlerde tahliye edildikleri belirlenmeden 2012 yılı itibariyle hesaplama yapıldığı anlaşılmakla,söz konusu raporun hükme esas alınabilecek nicelik ve nitelikte olmadığı açıktır.
Bu itibarla mahkemece,alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden davacının dava konusu taşınmaz için yaptırdığı imalat ve tadilatların tespiti ile bunların lüks mü yoksa faydalı ve zorunlu mu oldukları, bunların sebepsiz zenginleşme tarihi olan dava konusu taşınmazların davacı tarafından tahliye edildiği tarih itibariyle tutarının ne olduğu, yapılan imalatların ve tadilatların asıl şeyden ayrılmasının mümkün olup olmadığı hususlarını içeren Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.