17. Ceza Dairesi 2019/9070 E. , 2019/11482 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık
İHBARNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Bozma
Hırsızlık suçundan hükümlü ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 141/1 ve 143/1. maddeleri gereğince iki kez 1 yıl 1 ay 6 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Biga Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2013 tarihli, 2013/146 Esas ve 2013/286 Karar sayılı kararlarının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinde yapılan değişiklik gereğince infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukukî durumunun değerlendirilmesine yönelik Biga Cumhuriyet Başsavcılığı İlâmat ve İnfaz Bürosunun 08/12/2016 tarihli ve 2013/450-452 sayılı talepleri üzerine yapılan inceleme neticesinde taraflar arasında uzlaşma sağlanması nedeniyle hükümlü hakkındaki kamu davasının düşürülmesine dair Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarihli, 2013/146 Esas ve 2013/286 sayılı ek karara karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19/03/2019 tarihli ve 94660652-105-17-1954-2019-KYB sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 26/03/2019 tarihli ve 2019/31277 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddî hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesinde yer alan, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği ancak; somut olayda sanığın üzerine atılı basit hırsızlık suçlarının gece vakti işlendiği, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/12/2016 tarihli, 2015/11838 Esas ve 2016/16331 sayılı ilâmında da; "Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt
bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmakta ise de; hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde eylemin nitelikli hırsızlık suçuna dönüşeceği ve eylemi uzlaşma kapsamı dışına çıkaracağı gözetilip yüklenen suçu gece vakti işlediği anlaşılan sanık hakkında uzlaşma hükümleri uygulanamayacağı.." şeklinde belirtildiği üzere, sanığın işlediği gece vakti basit hırsızlık suçunun uzlaştırma kapsamında olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
Uyuşmazlığa konu hırsızlık suçu 5237 sayılı TCK"nin 141/1. maddesinde; "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma" şeklinde tanımlanmıştır.
Suçun gece vakti işlenmesi ise aynı Kanunun 143. maddesinde; "Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar artırılır" biçiminde düzenlenmiş iken, 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 63. maddesiyle 5237 sayılı TCK"nin 143. maddesinde yer alan “Üçte birine kadar” ibaresi “yarı oranında” şeklinde değiştirilmiştir.
765 sayılı Kanun"un sisteminde, suçun temel şekline göre cezanın arttırılmasını veya azaltılmasını gerektiren hususlara "Ağırlaştırıcı sebepler" ve "Hafifletici sebepler" denilmekte iken 5237 sayılı Kanunda, suçun temel şekline göre cezanın artırılmasını veya azaltılmasını gerektiren nedenler nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Bunun sonucu olarak da nitelikli hâller yalnızca daha ağır cezayı veya cezada artırımı gerektirmemekte, kanunda daha az cezayı gerektiren nitelikli hâller de yer almaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 12. bası, Ankara, 2016, s. 205; Mahmut Koca- İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, Ankara, 2016, s.134 vd.)
5237 sayılı TCK"nin bazı maddelerinde suçun nitelikli hâli için, bağımsız yaptırım öngörülmüş iken (örneğin TCK"nun 94/2-3, 102/2, 103/2, 106/2, 109/2, 142/1-b maddelerinde olduğu gibi), bazı maddelerinde suçun temel şekli için belirlenen cezanın belli oranlarda artırılması yöntemi tercih edilmiş (TCK"nun 86/3, 102/3, 103/3-4, 109/3, 143. maddelerinde olduğu gibi), bazılarında ise suçun nitelikli hâlleri için hem bağımsız bir ceza öngörülmüş (TCK"nun 102/2, 103/2, 109/2, 142/2-b maddeleri) hem de aynı maddenin müteakip fıkralarında yer alan nitelikli hâller için cezanın belirli bir oranda artırılması esası kabul edilmiştir. (TCK"nun 102/3, 103/3-4, 142/2-son maddelerinde olduğu gibi)
Kanunda, suçun nitelikli hâlleri için bazı maddelerde bağımsız bir ceza öngörülmesi, bazılarında ise cezanın belirli bir oranda artırılması esasının kabulü, sistematik olmayıp uygulamada bir takım zorluklara neden olsa da, bu tercih bütünüyle kanun koyucunun takdirindedir. Ancak, kanun koyucunun bu tercihi, benzer konularda farklı bir uygulamaya yol açmamalıdır. Bağımsız yaptırım öngören nitelikli hâller yönünden, uzlaşma açısından, nitelikli halin cezasının alt sınırı dikkate alınıp, artırım veya indirim öngören maddelerde ise bu artırım veya indirim nazara alınmaksızın, suçun temel şeklinin cezasının nazara alınması eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açabilecektir. Bu nedenle, nitelikli hâller açısından Kanun koyucunun tercih ettiği yaptırım sistemi nazara alınmaksızın, ister bağımsız bir yaptırım öngörülmüş olsun, isterse belirli bir oran dahilinde artırım yöntemi tercih edilmiş olsun, uzlaşma hükümlerinin uygulanmasında tüm nitelikli hâller dikkate alınarak uygulama yapılmalıdır.
Somut olayda, müştekilere yönelik hırsızlık suçlarının gece vakti işlendiği, böylece hükümlünün eylemlerinin nitelikli hırsızlık suçlarına vücut verdiği anlaşılmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda:
1-Mağdur...’ye yönelik hırsızlık suçundan kurulan hüküm açısından;
Hükümlü ..."ın, TCK’nin 6/1-e maddesi uyarınca gece sayılan zaman dilimi içerisinde, sokakta park halinde bulunan mağdur Ediz Gazi’ye ait aracın kilitli olmayan sağ arka camını aşağıya indirerek aracın içerisine girdiği ve aracın içerisinde bulunan birtakım eşyayı çaldığı olayda;Her ne kadar 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nin 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçu uzlaşma kapsamına alınmış ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.01.2018 tarihli, 2015/6-1 Esas ve2018/5 Karar sayılı ilamı da göz önüne alındığında, hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde eylemin nitelikli hırsızlık suçuna dönüşeceği ve eylemi uzlaşma kapsamı dışına çıkaracağı gözetilip yüklenen suçu gece vakti işlediği anlaşılan hükümlü hakkında uzlaşma hükümleri uygulanamayacağından; taraflar arasında uzlaşma sağlanması nedeniyle hükümlü hakkındaki kamu davasının düşürülmesine dair Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarihli, 2013/146 Esas ve 2013/286 sayılı ek kararı isabetli bulunmamıştır.
2-Mağdur...’e yönelik hırsızlık suçundan kurulan hüküm açısından ise;
Hükümlü ...’ın, TCK’nin 6/1-e maddesi uyarınca gece sayılan zaman dilimi içerisinde, mağdur...’e ait binanın bahçesinde bulunan, eklenti niteliğindeki üstü kapalı garajın içerisindeki aracın arka camını indirerek aracın içerisine girdiği ve aracın içerisinde bulunan birtakım eşyayı çaldığı olayda;
Hükümlünün eyleminin suç tarihine göre TCK’nin 142/1-b maddesinde düzenlenen binanın eklentisi içinde muhafaza altına alınmış eşyaya yönelik hırsızlık suçunu oluşturduğu ve bu suçun da gece vakti işlendiği, bu haliyle sanık hakkında uzlaşma hükümleri uygulanamayacağından taraflar arasında uzlaşmanın sağlanması nedeniyle hükümlü hakkındaki kamu davasının düşürülmesine dair Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarihli, 2013/146 Esas ve 2013/286 sayılı ek kararı isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ VE KARAR:
1-Mağdur ...’ye yönelik hırsızlık suçundan kurulan hüküm açısından; 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmakta ise de; hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde eylemin nitelikli hırsızlık suçuna dönüşeceği ve eylemi uzlaşma kapsamı dışına çıkaracağı gözetilip yüklenen suçu gece vakti işlediği anlaşılan hükümlü hakkında uzlaşma hükümleri uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde düşme kararı verilmesi;
2-Mağdur...’e yönelik hırsızlık suçundan kurulan hüküm açısından ise; hükümlünün eyleminin TCK’nin 142/1-b, 143. maddelerinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde düşme kararı verilmesi;
Yukarıda açıklanan nedenlerle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarihli, 2013/146 Esas ve 2013/286 sayılı ek kararının, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi gereğince aleyhte sonuç doğurmamak ve yeniden yargılamayı gerektirmemek üzere BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 24/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.