Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2956
Karar No: 2022/1883
Karar Tarihi: 15.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/2956 Esas 2022/1883 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/2956 E.  ,  2022/1883 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No : 2019/2199-2020/1562

    İlk Derece
    Mahkemesi :... 3. İş Mahkemesi
    No : 2013/654-2019/562


    Dava, tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin kabulü ile yeniden esas hakkında kısmen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince verilen karar davacı ve davalı vekillerinin tarafından süresi içersinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23.08.2013 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle belirsiz alacak davası niteliğinde fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle davanın reddini talep etmiştir
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince; “Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
    75.790,15 TL maddi tazminatın 23.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    35.000,00 TL manevi tazminatın 23.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince özetle “1- Davacı ve Davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışındaki istinaf taleplerinin esastan reddine,
    2- HMK 353/1-b.2 ve 355. maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün aşağıdaki şekilde düzeltilmek üzere Ortadan Kaldırılmasına.
    3- Davanın Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine
    a-75.790,15 TL maddi tazminatın 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    b-45.000,00 TL manevi tazminatın 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: manevi tazminatın az olduğunu, müvekkilinin iş kazasında gözünü kaybettiğinin değerlendirilmesi gerektiğini, kusur oranlarında yanılgıya düşüldüğünü, toplam tazminat miktarının belirlenen ve karar gerekçesinde geçen genel kriterlere uygun olmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: davacıya baret ve gözlük imza karşılığı verildiği halde davacının bunu kullanmadığını, kazanın oluşumuna kendisinin sebep olduğunu, kazanın görgü tanıklarının duruşmadaki beyanlarına göre de davacı düşürdüğü çekici almak isterken kaza gerçekleşmiştir. İşçi kazanın meydana gelmesinde tamamen asli kusurludur. Kabul edilen kusur oranlarının yerinde olmadığını, ikinci raporun birincisinin tekrarı niteliğinde olduğunu, hastane masrafı olarak müvekkili şirket tarafından ödemeler yapıldığını, davacıya ulaştırılmak üzere davacının babasına ödeme yapıldığını anacak ödemelerin dikkate alınmadan karar verildiğini, hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    A) Davacı vekilinin maddi tazminat hükmüne, davalı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
    Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
    25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
    HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
    HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir
    Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070,00 TL’dir.
    Somut olay incelendiğinde, davacı vekilinin ıslah dilekçesi de dikkate alındığında maddi tazminat olarak 75.790,15 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesince maddi tazminat istemi tam kabul edilirken, manevi tazminat istemi kısmen kabul edilerek davacı lehine 35.000 TL’ye hükmedildiği, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında verilen kararda maddi tazminat istemi hakkında ilk derece mahkemesi kararında olduğu gibi tam kabul kararı verilirken, manevi tazminat istemi yönünden ise artırıma gidilerek davacı lehine 45.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın taraflarca temyiz edildiği gözetildiğinde objektif dava birleşmesi (dava yığılması) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı bu yönle de kesinlik sınırının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde davacı temyizi yönünden maddi tazminat hükmü yönünden fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutmaması nedeniyle reddolan maddi tazminat kısmı bulunmaması, davalı temyizi yönünden ise davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davacı ve davalı vekillerinin anılan hüküm kısımlarına yönelik temyiz istemlerinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    B) Davacı vekilinin reddolan manevi tazminat istemine, davalı vekilinin maddi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarına yönelik temyiz itirazlarının inelenmesinde:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenleriyle kanunun açık hükmüne aykırı görülen sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2- Bilindiği üzere gerek kaza tarihinden önce yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 47 ve gerekse de kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesi gereğince hâkimin, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hâkimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
    Öte yandan Yargıtay HGK’nun 25.11.2009 tarih ve 2009/21-484 E- 2009/572 K sayılı ilamında da açıkça işaret olunduğu gibi “Maddi zararda olduğu gibi manevi zararın kesin bir şekilde hesaplanması olanaksızdır. Bunun için miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını belirlemede geniş bir yetkiye sahiptir.”
    Somut olayda davacının davalı şirkette işçi olarak çalışması esnasına gözünden yaralanarak %44 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının gerçekleşmesinde davalı işverenin %60, davalı işveren şirketin işçisi dava harici İbrahim Durmaz’ın %5 ve davacının %35 oranında kusurunun bulunduğu, ilk derece mahkemesince davacı lehine 35.000 TL manevi tazminata hükmedilmişken, bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun kabul edilerek davacı lehine 45.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda davacının olay tarihinde geçirdiği iş kazasında gözünden yaralandığı, yaralanması neticesinde gözünde penetrean vaskülarize korneal skar oluştuğu ve sürekli iş göremezlik derecesinin %42 olarak belirlendiği gözetildiğinde davacı lehine Bölge Adliye Mahkemesince takdir olan 45.000 TL tutarındaki manevi tazminat miktarının iş kazası nedeniyle sigortalı işçinin duyduğu elem ve şiddetli ızdırabı giderici mahiyette olduğunun kabul mümkün olmayıp hükmedilien manevi tazminatın az olduğu açıktır.
    O halde yargılamanın esası hakkında yeniden hüküm tesis edecek olan Bölge Adliye mahkemesince yapılacak iş, açıklanan bu ilkeler bağlamında davacıda tarihlenen yaralanmanın niteliği, olayın gerçekleşmesinde tarafların kusurunun ağırlığı da göz önünde tutularak, davacıdaki manevi kaybı gidermek için davacı lehine hakkaniyete uygun bir miktarda manevi tazminata hükmetmekten ibarettir.
    2- Öte yandan Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararlarda 6100 sayılı HMK’nun 359. maddesi gereğince
    a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
    b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.
    ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.
    d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
    e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.
    f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
    g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.
    ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    (3) (Ek fıkra: 22.07.2020 - 7251 S.K./38. md) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.
    (4) (Ek fıkra: 20/7/2017-7035 S.K./30. md) Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından resen (Ek ibare: 22.07.2020 - 7251 S.K./38. md) tebliğe çıkarılır.
    Somut olayda ilk derece mahkemesi hükmün davacı ve davalı taraflarca istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince açıklanan gerekçeye göre davacının istinaf talebi manevi tazminatın azlığı yönünden kabul edilip daha fazla bir miktar manevi tazminat hükmedilmiş, davalı vekilinin istinaf talepleri yönünden ise lehine bir karar verilmediğinin anlaşılmasına göre, hüküm fıkrasında bu durum gözetilip davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususta açık bir belirleme yapmadan hüküm fıkrasının ilk bendinde davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    3- 6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, bu madde içerisinde “Başvurma , karar ve ilam harçları yargılama gideri” kapsamında belirtilmiş, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise; “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
    492 sayılı Harçlar Kanunun 15. Maddesinde “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.” 16/1- 1.cümlesinde “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır.” 28/1-a maddesinde “Karar ve İlam Harcı” düzenlenmiş olup “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” Hükümleri yer almaktadır.
    Anayasa Mahkemesinin 14.01.2010 tarihli ve E. 2009/27, K. 2010/9 sayılı Kararında da belirtildiği üzere “Harç, idarece yapılan bir hizmetten yararlananlardan bu hizmet dolayısıyla alınan para, diğer bir deyimle verginin özel ve ayrık bir türüdür. Bu nedenle diğer harçlarda olduğu gibi, yargı harçlarında da kural; harcın, davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişi tarafından ödenmesidir. Ancak yargı yoluna başvurmak, başvuran kişiye bir harç yükümlülüğü yüklediği gibi, başvuranın haklı çıkması halinde bu yükümlülük yer değiştirmekte ve davada haksız çıkan tarafa yükletilmektedir. Bu nedenle nispi harca tabi davalarda, yargılama sonunda ödenecek harç miktarıyla birlikte, harcın gerçek sorumlusu da mahkeme kararıyla belirlenmektedir.”
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi karar içeriğinden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğinin anlaşılmakta olduğu nitekim hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde davalı aleyhine istinaf isteminin reddi nedeniyle istinaf karar ve ilam harcına hükmedilmiş ise de bu harç miktarının, davalının ilk derece mahkemesine yönelik istinaf başvurusunun reddolmuş olması nedeniyle ilk derece mahkemesince aleyhine hükmedilmiş olan tazminat miktarı üzerinden hesap edilmesi gerektiği açıktır. Mevcut Bölge Adliye Mahkemesinin iş bu temyize konu edilen kararında ise davacının istinaf başvurusunun kabulü nedeniyle artırılan manevi tazminat miktarı da dikkate alınarak hesap edilen istinaf karar ve ilam harcından davalının sorumluluğuna karar verilmesi de hatalı olmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK'nun 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi