Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1161
Karar No: 2018/2172
Karar Tarihi: 08.02.2018

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/1161 Esas 2018/2172 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2017/1161 E.  ,  2018/2172 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, ücret farkı alacağı, ilave tediye farkı alacağı, yıpranma prim farkı alacağı ve yasal ilave tediye farkı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili özetle, davacının 2001 yılına kadar geçici işçi statüsünde çalıştığını iddia ederek; 2001 yılında ... Köy Hizmetleri Müdürlüğüne daimi kadrolu işçi statüsünde tüm hak ve alacakları ile birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun tespiti ile derece ve kademelerinin tespitine, yıpranma prim farkı, yasal ilave tediye farkı ve akdi ilave tediye farkı alacaklarının, faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili özetle, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce emekli olan ve bu nedenle 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 19. maddesinin 6. fıkrası uyarınca sendika üyeliği sona eren işçilerin, intibak düzenlemesinden yararlanamayacaklarının hukuken açık olduğunu, Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük tarihinden sonra emekli olanların da idarelerince intibak işlemlerinin yapılarak gerekli ödemeleri yaptıklarını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, 7. Hukuk Dairesi’nin 11.09.2014 tarih ve 2014/13697 Esas, 2014/16955 Karar sayılı ilamı ile özetle ve sonuç olarak;
    “Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer dönemlerinde iş sözleşmelerinin, ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektirdiği işler mevsimlik iş olarak değerlendirilir.
    Mevsimlik iş sözleşmeleri 4857 sayılı İş Kanunu"nun 11. maddesindeki hükümlere uygun olarak, belirli süreli olarak yapılabileceği gibi belirsiz süreli olarak da kurulabilir. Tek bir mevsim için yapılmış belirli süreli iş sözleşmesi, mevsimin bitimi ile kendiliğinden sona erer ve bu durumda işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz.
    Buna karşılık, işçi ile işveren arasında mevsimlik bir işte belirli süreli iş sözleşmesi yapılmış ve izleyen yıllarda da zincirleme mevsimlik iş sözleşmeleriyle çalışılmışsa, değinilen maddenin son fıkrası uyarınca iş sözleşmesi belirsiz süreli nitelik kazanacaktır.
    Dosya kapsamı nazara alındığında;başlangıçta taraflar arasındaki işin mevsimlik nitelik taşıdığı gerekçesiyle; her yıl değişen tarih ve sürelerde davacının sigorta primilerinin yatırılmış olduğu, davacının yaptığı iş değişmeksizin kadroya alınması suretiyle tüm yılı kapsar şekilde sigorta primlerinin yatırılmaya devam edildiği anlaşılmaktadır.Yukarıdaki mevsimlik işe dair açıklamalar ile söz konusu tespit birlikte değerlendirildiğinde; davalı idare tarafından davacı ve arkadaşlarının kadroya alınması suretiyle tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki mevsimlik çalışmalarının niteliğini değiştirmez ise de, hukuken yok sayılması adaletsiz sonuçlar doğurur. Keza zincirleme olarak yenilenen bu sözleşmeler belirsiz süreli hal almıştır ki; kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak davacı ve arkadaşları hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının kanuni bir dayanağı da bulunmamaktadır.
    Ayrıca Mahkemece davalı idare ile davacının üyesi bulunduğu sendika arasında imzalanan 26.10.2000 tarihli protokole atıf yapılmış ise de Toplu İş Sözleşmesi ile ancak İş Kanununda işçilere tanınmış haklar işçi lehine genişletilebileceği, aksine düzenlemelerin geçerlilik taşımayacağı unutulmamalıdır. Bu sebeple işçi aleyhine sonuç doğuran protokole geçerlilik tanınması mümkün değildir.
    Yine Borçlar Hukukuna genel ilkeleri itibariyle bağlı olmasına karşın ondan ayrılarak bir alt (özel) hukuk dalı olarak İş Hukukunun ortaya çıkışının temel sebebi; yapıları itibariyle eşit olmayan taraflar arasındaki hukuki ilişkileri düzenliyor olmasıdır. Bu sebeple işverene bağımlı ve ekonomik geleceği işverene bağlı olarak çalışan işçinin kadroya alındığı tarihten sonra mevcut uygulamayı zımnen kabul etmiş olduğu varsayılamaz. Keza hak arama özgürlüğü Anayasal teminat altında olup bu hakkı kullanma zamanı hak sahibi aleyhine değerlendirilemez.
    Emsal mahiyetteki ... İş Mahkemelerince verilmiş kabul kararları Dairemizin 2014/131....140, 306 ...313, 386, 496....500, 757...761 Esas sayılı ilamları ile, ... İş Mahkemelerince verilmiş kabul kararları Dairemizin 2013/5838... 6077 Esas sayılı ilamları ile, ... İş Mahkemesince verilmiş kabul kararları Dairemizin 2014/8391...8399 Esas sayılı ilamları ile, ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemelerince verilmiş kabul kararları Dairemizin 2014/10516...10530 Esas sayılı ilamları ile onanarak kesinleşmiş bulunmaktadır.
    Tüm bu tespitler ve emsal mahiyetteki kararlar karşısında, davacının kadroya geçirilmeden evvelki çalışmalarının çalışma süresine dahil edilmesi suretiyle derece ve kademesinin belirlenerek eğer var ise fark alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı, davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplerle kararın bozmaya uygun olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Uyuşmazlık, husumet tevcihi yönünden değerlendirildiğinde, davacı ...’ın İl Özel İdarelerinin kapanmasından önce 14/07/2012 tarihine kadar çalıştığı ve bu tarihte emekli olduğu, başka bir deyişle İl Özel İdareleri kapatıldığında fiilen çalışmadığı, dolayısıyla devre tabi işçilerden olmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumdaki işçi açısından husumet 6360 sayılı Kanunun 3/2 maddesi kapsamında çözülmelidir. Mahkemece yapılacak iş, davacının en son çalıştığı birimin herhangi bir kuruma devredilip edilmediğini tespit edip, devir varsa o kurum/kuruluşa HMK’nın 124. maddesi uyarınca davayı yöneltmek, herhangi bir devir söz konusu değilse davayı T.C. İçişleri Bakanlığı’na yöneltip sonuca gitmektir. Bu sebeplerle, husumet tevcihinde eksik araştırma ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
    3-Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
    Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur.
    Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini artırmış, Mahkemece ıslaha değer verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
    Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
    Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    F)Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi