1. Hukuk Dairesi 2016/12297 E. , 2019/4895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği değerden reddedilip dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın 10 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 numaralı bağımsız bölümdeki payının tamamını ölünceye kadar bakma akdi ile, 1 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını ise satış göstermek suretiyle kızı olan davalı ...’ye devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın bakımevine yatırıldığını, davalının ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini, mirasbırakanın hayır işleri yapma amacıyla 1 parsel sayılı taşınmazını satmak istediğini, ancak alıcı çıkmayınca annesinin ısrarı üzerine taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların iddialarının ispatlanamadığı ve ölünceye kadar bakma akdinin ivazlı sözleşmelerden olup tenkise tabi olmadığı gerekçesiyle 2 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın reddine, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1925 doğumlu mirasbırakan..."ın 05.11.2014 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı oğulları ...., .... ve .... ile davalı kızı ..."nin kaldıkları, mirasbırakan ..."nın çekişme konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki 20/2752 olan payının tamamını 17.11.2008 tarihinde satış suretiyle, 2 numaraları bağımsız bölümdeki 16/81 olan payının tamamını ise 05.01.2011 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı olan kızı ..."ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümün ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik edildiği, mirasbırakanın bir ayağının kesik olduğu, davalının bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak değil gerçekten bakılmak olduğu saptanarak 2 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının Reddine,
Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Çekişme konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait 20/2752 payın satış suretiyle davalıya temlik edildiği kayden sabittir.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar, mirasbırakanın diğer çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir bilgi ortaya koyamamışlardır. Toplanan deliller yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde temlikin muvazaalı olduğu, mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiası kanıtlanamamıştır. Temlikin gerçek satış olması halinde tenkis hükümlerinin uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından da davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.