18. Ceza Dairesi 2019/1852 E. , 2019/9200 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan suça sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 43, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2018 tarihli ve 2017/887 esas, 2018/211 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, sanığın hakaret suçu ile birlikte işlediği iddia olunan tehdit suçu yönünden yapılan istinaf başvurusu üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 14/11/2018 tarihli ve 2018/2427 esas, 2018/2652 sayılı kararında, “...olayın tanıkları olan ..."un beyanlarında; sanığın savunmasını doğruladıkları, katılanların iddialarını doğrulamadıkları, katılanların iddialarını doğrulayan başkaca delilin bulunmadığı, katılan Aytaç Kabasakal"ın gördüğünü iddia ettiği silahla ilgili beyanlarının çelişkili olduğu, özetle sanığın katılanlara yönelik atılı silahla tehdit suçunu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin inandırıcı nitelikte katılanların iddiası dışında delil elde edilemediği, eylemin sabit olmadığı halde beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi...” şeklinde karar verilerek anılan hükmün kaldırılmasına ve sanığın beraatine karar verilmesi karşısında:
Kesin nitelikte olması nedeniyle yasal imkânsızlık nedeniyle temyiz incelemesine konu olamayan hakaret suçuna yönelik hükmün incelenmesinde, sanığın savunmasında müsnet suçu işlemediğini beyan ettiği, tanıklar ..."un beyanlarında sanığı doğruladıkları, katılanların iddialarını ise doğrulamadıkları, savunmanın aksini kanıtlayacak ve mahkûmiyet hükmüne dayanak oluşturacak nitelikte ve kesinlikte delilin dosyada mevcut olmadığı, dolayısıyla müsnet suçun sanık tarafından işlendiğine dair sanığın savunmasının aksini kanıtlayan, her türlü şüpheden uzak, ceza hükmü kurulmasına yeterli delil elde edilemediği gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile ... sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
... sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay Ceza Dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; Mahkemece, deliller değerlendirilerek sanığın, hakaret suçunun sabit kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, ceza hükmü kurulmasına yeterli delil elde edilemediği gözetilmeden beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmek gerekmiştir.
II- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 20/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.