Esas No: 2021/12008
Karar No: 2022/2056
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12008 Esas 2022/2056 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12008 E. , 2022/2056 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2021/1520-2021/1521
İlk Derece
Mahkemesi : ... 19. İş Mahkemesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; davacının 1982 yılında kurulan Dönder Plastik Şirketi'ne 1998 yılında girerek geriye doğru 10 yıllık prim borçlarını yasal imkandan yararlanarak yapılandırdığını ancak ödemelerinin sisteme işlenmediğini belirterek davacının 1988-1998 yılları arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili; Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
“1-Davanın kabulüne,
-Davacının 25/02/1988 - 26/08/1990 ile 28/02/1992 - 03/10/2000 tarihleri arasında da 5510 sayılı Kanunun 4/I-b bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine, ” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, yürürlükteki yasal mevzuata göre kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, 20.06.2001 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden Bağ-Kur işe giriş bildirgesine göre 04.10.2000 tarihinden itibaren tescili yapılan davacının, 30.06.1997 tarihinden itibaren prim ödemelerinin bulunduğu, diğer taraftan 16.08.1999 - 31.12.1999 ve 29.02.2000 - 01.04.2000 ve 10.10.2000 - 30.11.2000 tarihleri arasında ise 506 sayılı Kanun kapsamında hizmeti bulunan davacının, 27.08.1990 - 27.02.1992 tarihleri arasında askerlik hizmetini yerine getirdiği, 1982 yılında tescil edilen Dönder Plastik Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin kurucu ortağı olduğu 31.10.2005 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, 30.03.2000 - 31.10.2007 tarihleri arasında da vergi kaydının bulunduğu belirgindir.
Mahkemece her ne kadar, davacının 25/02/1988 - 26/08/1990 ile 28/02/1992 - 03/10/2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine karar verildiği anlaşılmış ise de, yukarıda belirtilen tespitler nazarında hükmün eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Dava Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkin olduğundan, bu yönde bir tespit hükmü kurulabilmesi için, tespitine karar verilebilecek süreler ile kısmen çakışan 31.12.1999-29.02.2000 ve 01.04.2000-03.10.2000 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir.
Çakışan sigortalılık sürelerinin belirlenmesinde;
a)01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, “Sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlığını taşıyan 53. maddesinin ilk fıkrasında, sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı öngörülmüştür.
b)5510 sayılı yasanın 53. maddesinin ilk fıkrası daha sonra 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişikliğe uğramıştır. 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren bu maddede, sigortalının 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi durumunda ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı açıklanmış, 5510 sayılı Kanuna 6111 sayılı Kanunla eklenen geçici 33. maddede de, Kanunun 53. maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı belirtilmiştir.
c) 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin olarak bu tür çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Baskın çalışma, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler araştırılmak suretiyle belirlenen ve kişinin emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması gereken çalışmadır.
Diğer bir anlatımla; 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008 – 01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.
Belirtilen açıklamalar nazarında, tespitine karar verilen süreler ile çakışan 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalar yönünden baskın sigortalılığın araştırılması gerekmekte olup, buna göre gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.