18. Ceza Dairesi 2019/1537 E. , 2019/9198 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ün ... sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/3-a, 125/4 ve 43/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 17/04/2017 tarihli ve 2016/642 esas, 2017/417 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, her ne kadar Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 10/05/2016 tarihli ve 2015/45464 soruşturma, 2016/6121 esas, 2016/6058 sayılı iddianamesinde; "şüphelinin mahkemeye verdiği, 03/04/2015 ve 15/12/2015 tarihli dilekçelerinde müştekiyi kastederek ""... Bana samimi davranan gözlerimin içine bakan, elimi tutup bırakmayan, ellerimden tutup dilini oynatan katip Sümeyra Kılıç"ın ..."" ve ""... Kızın paralel nedeniyle işimden olurum korkusuyla birlikte eşinden kaynaklı psikolojik sorunlar yaşadığını öğrendiğim katip hakkında..."" ibaresiyle, kamu görevlisi olan müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut fiil ve olgu isnat ettiği" belirtilerek açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda anılan kararda; "sanığın eylemini aynı kişiye birden fazla kez gerçekleştirmesi" gerekçesiyle zincirleme suç hükümleri uygulanarak sanığın cezasında artırıma gidilmiş ise de; iddianamede belirtilen ifadelerin, şüphelinin yalnızca 15/12/2015 tarihli dilekçesinde geçtiği, keza müştekinin Cumhuriyet Savcılığı huzurundaki 21/12/2015 tarihli ifadesinde de suça konu sözlerin şüphelinin 15/12/2015 tarihli dilekçesinde bulunduğunun belirtilmesi karşısında, bahse konu olayda zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümlerde belirlenen yeni hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
... sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen ve Anayasa"nın 36. maddesiyle de güvence altına alınan iddia ve savunma dokunulmazlığı; şahısların yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde, serbestçe ve hiçbir endişenin etkisi altında kalmaksızın haklarını özgürce iddia edebilmeleri veya kendilerini savunabilmeleri imkanının sağlanmasını ifade eder. Eğer böyle bir hak olmazsa, iddia ve savunma serbestçe yapılamayacak ve söylenmesi gereken, cezai yaptırıma maruz kalma korkusuyla ifade edilemeyeceğinden, yapılan yargılama sonucunda hedeflenen, “gerçeğe ulaşma” ve “adaletin gerçekleşmesi” de söz konusu olamayacaktır.
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; iddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddi vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, hakaret ve hatta iftira suçu oluşturur.
İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnatların yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
Somut uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa dahi uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
İnceleme konusu olayda, sanığın katılan hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı"na yaptığı suç duyurusuna havi dilekçe içeriğinde kullandığı ifadelerin, yukarıda açıklandığı üzere, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, dolayısıyla sanığın itham olunduğu hakaret suçundan beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Kabule göre de;
TCK’nın 125/4. maddesinde: “Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.” hükmü yer almaktadır.
Aleniyet hakaret eyleminin herkesin duyabileceği, görebileceği ve sayısı belli olmayan birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olması anlamına gelmektedir. Aleniyet nedeniyle artırım yapılmasının amaçlarından biri mağdurun onur ve şöhretinin, fiili başkalarının duyması veya duymasına açık olması nedeniyle daha fazla zarar görmesi diğeri ise hukuka aykırılık teşkil eden fiilin bizatihi aleni olarak icra edilmesidir.
Somut olayda sanığın suç duyurusu niteliğindeki dilekçe içeriğinde olan hakaret kabul edilen sözleri nedeni ile sanık hakkında aleniyet artırımı yapılması hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılıklar nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 20/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.