9. Hukuk Dairesi 2017/20773 E. , 2018/2159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, ilave tediye alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle, davacının, davalıya ait .... Üniversitesi Hastanesi’nde, üniversite ile dava dışı taşeronlar arasında imzalanan ihale sözleşmeleri uyarınca, 24/11/2009 tarihinden bu yana kan bankası sekreterliği biriminde bilgisayar işletmeni olarak çalıştığını, ... İş Sendikası’nın başvurusu üzerine T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişliği’nce hastanede yapılan inceleme sonucunda, sağlık ve sağlık destek hizmetlerine, genel temizlik hizmetlerine, tesisatın bakım ve işletmesi hizmetlerine, hasta, hasta yakını ve ziyaretçi yönlendirme hizmetlerine ve bilgisayarlı veri işlem hizmetlerine ilişkin olarak asıl işveren ile alt işverenler arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğunun ve işyerinde çalıştırılan işçilerin baştan beri asıl işverenin işçisi olduklarının tespit edildiğini, davalının ve diğer ilgililerin ... 1. İş Mahkemesi’nin 2010/188 esas sayılı dosyası ile bu tespite itiraz ettiklerini, Mahkemece itirazın reddedildiğini, bu kararın Yargıtay denetiminden geçtiğini ve muvazaa kararının kesinleştiğini, davacının temizlik işçisi adı altında işe alındığını, ancak hasta bakıcılık yaptırıldığını, davacının işe başladığı ilk günden itibaren asıl işverenin işçisi olduğunu, asıl işverenin bünyesinde çalıştırdığı işçiler için Yasalarca işçilere tanınan ilave tediye ücretinin de davacıya ödenmesinin gerektiğini, ilave tediye ücretinin asıl işveren işçisi olan hasta bakıcı ücreti bağlamında belirlenmesi gerektiğini iddia ederek; ilave tediye alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle, husumetin davalı idareye yönetilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı ile davalı Rektörlük arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacı açısından davalı idarenin işveren sıfatı bulunmadığını, bu nedenle talep edilen alacaktan sorumlu tutulamayacağını, davacının, ihaleyle iş alan şirketin işçisi olarak çalıştığını, işçilerin işe alınması, çalıştırılması, işten çıkarılması, işçilik haklarının ödenmesi konularında yüklenici şirketin yetkili ve sorumlu olduğunu, diğer yandan, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince belli bir dönem için muvazaa tespiti yapıldığını ve bu tespite ilişkin olarak ... 1.İş Mahkemesi"nin 2010/188 esas sayılı dosyasındaki davanın açıldığını, Mahkemece de, müfettişler tarafından tespiti yapılan dönem ve sözleşme ilişkileri ile sınırlı olarak karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının talebi haklı görülse dahi yalnızca muvazaa tespiti yapılan sözleşme ilişkisi bakımından ve bu sözleşme süresi için değerlendirme yapılması gerektiğini, sözleşme süresi öncesi ve sonrasındaki dönemler için talepte bulunulamayacağını, zira bu dönemler için muvazaa tespiti olmadığını, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak; davanın usulden reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 07/05/2015 tarih ve 2015/11209 Esas, 2015/8235 Karar sayılı ilamı ile,özetle ve sonuç olarak; “.... davacının talebine konu alacağın miktarının ancak bir yargılama sürecinden ve bilirkişi incelemesinden sonra tam olarak tespit edilebileceği, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu alacakların belirli alacaklar olduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın esasına girilmiş yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplerle kararın bozmaya uygun olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur.Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini artırmış, Mahkemece ıslaha değer verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi karşısında Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalıdır.
Açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.