3. Ceza Dairesi 2019/6230 E. , 2019/14291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyetler
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Sanığın denetim süresinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verilirken açıklanan hükümde, Anayasa"nın 141/3, 5271 sayılı CMK"nin 34. ve 230. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı Kararı gereğince mahkemenin gerekçeli kararında iddia, savunma, tanık beyanları ve diğer deliller somut olarak açıklanarak suçun öğeleri, kanıtlandığı kabul edilen olaylar denetime elverişli şekilde gösterilerek ve deliller tartışılarak mahkemenin ulaştığı sonuç sanık, mağdur, Cumhuriyet savcısı ve diğer okuyan herkesi tatmin edici olması gerekirken, yazılı şekilde eksik ve yetersiz gerekçe ile karar verilerek 5271 sayılı CMK"nin 34. ve 230. maddelerine aykırı karar verilmesi,
2)Mağdur ...’in yaralanmasına ilişkin Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünün 16.06.2011 tarihli raporunda organlardan birinin işlevinin sürekli yitirilmesi bakımından tedavi bittiğinde düzenlenecek son durum raporu gönderildikten sonra değerlendirme yapılacağı belirtildiği halde rapor aldırılmadığı, raporun bu haliyle hükme esas alınacak ölçüde yeterli olmaması nedeniyle, mağdurun son durum raporu temin edilerek tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle söz konusu yaralanmanın organ işlev zayıflamasına veya yitirilmesine neden olup olmadığı hususunu gösterir şekilde, 5237 sayılı TCK"nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Tarafsız tanığı olmayan ve her iki tarafın önce diğerinin kendine saldırdığını beyan ettiği ve ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli ve 2002/4-238 Esas, 2002-367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Daireleri"nin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari seviyede (1/4) oranında uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması,
4) Açıklanması geri bırakılan 20.04.2012 gün ve 2011/345 Esas, 2012/284 Karar sayılı hükümle ilgili olarak; duruşma tutanakları ile 6 sayfadan ibaret olduğu anlaşılan gerekçeli kararın 2 ila 6. sayfalarının, denetime olanak verecek biçimde fiziken dosya içinde yer almamaları,
5) Sanık hakkında verilen hapis cezaları yönünden Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas- 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 03.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.