16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/13648 Karar No: 2019/7451 Karar Tarihi: 18.11.2019
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/13648 Esas 2019/7451 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kadastrosu yapılan bir taşınmazın, 2006 yılında tespit harici bırakılan bölümü hakkında, irsen intikal, taksim ve zilyetliğe dayanarak malik olan davacılar, taşınmaza eklenerek tescili için dava açmışlar. Ancak mahkeme, 2006 yılından davanın açıldığı 2014 yılına kadar makul sürenin aşıldığı, dolayısıyla dava açma hakkının düştüğü gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş. Ancak Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olduğu için, kanunen süresi dolmadıkça dava açma hakkı sınırlanamaz. Bu nedenle, mahkemenin davanın reddine karar vermesi hatalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmıştır. Ancak kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden böyle bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemenin kararı bozulmuştur.
16. Hukuk Dairesi 2016/13648 E. , 2019/7451 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ... ve ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak malik oldukları 133 ada 4 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, taşınmazın bulunduğu yörede kadastro çalışmalarının yapıldığı 2006 yılından davanın açıldığı 25.02.2014 tarihine kadar makul sürenin aşıldığı, tespit dışı bırakma tarihinden önce taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğinin bulunmadığı, tespit dışı bırakma işleminden sonra ise, dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına ve davanın niteliğine uygun düşmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir." 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, tarafların iddia ve savunmalarına göre tüm delilleri toplanarak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal dayanağı bulunmayan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.