18. Hukuk Dairesi 2016/1361 E. , 2016/7206 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... vd. Vek.Av....
Dava dilekçesinde, mecburi hizmetin yerine getirilmemesi nedeniyle 10.000 TL tazminatın sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istenilmiştir. Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."ın 2008 yılında .... tarafından yapılan üniversite sınavı sonucunda.... bölümünde burslu okumaya hak kazandığını, 12.06.2013 tarihinde bu programı tamamlayarak hemşire ünvanı aldığını, üniversite giriş kılavuzunda davalının okuduğu bölümde bursu öğrencinin bir yıl zorunlu hizmetle yükümlü olduğunun açıklandığını, davalının zorunlu hizmet sözleşmesini imzalamasına rağmen yükümlülüğünü yerine getirmeyip hizmet sözleşmesini imzalamayarak yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek 10.000TL"nin sarf tarihinden işleyecek faizi ile tahsilini istemiş, mahkemece Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin, özellikle; 02.09.2008 günlü “Zorunlu Hizmet Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin incelenmesinden; davalı ... "ın öğretim ücretinin davacı üniversite tarafından burs olarak karşılanacağı, bursiyerin mezun olmasından sonra burslu okuduğu her yıl karşılığında tam bir yıl zorunlu hizmetle yükümlü olacağı, taahhüdünü ihlal ettiği takdirde, öğrenim süresince üniversitenin sağladığı öğrenim ücretlerini sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte üniversiteye ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, diğer davalı ...."ın ise sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamış olduğu, davalının 12.06.2013 tarihinde mezun olduğu anlaşılmaktadır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç, kapsam ve tanımlar başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Yasanın 3. maddesinde; Mal: alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, ...
görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Hizmet: bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan yada yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu, Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan yada hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlamalara yer verilmiş olup, bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir işlem bulunması gerekir. Somut olayda davacının davalı açısından satıcı veya sağlayıcı tanımına girmediği, sözü edilen sözleşmenin taahhütname niteliğinde olduğu bu sebeple uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığına göre davaya bakma göre asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu gözetilerek işin esasına girilerek oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.