Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4135
Karar No: 2022/1936
Karar Tarihi: 16.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4135 Esas 2022/1936 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/4135 E.  ,  2022/1936 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet ve sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... barosuna bağlı avukat olup ruhsatını 04.02.2015 tarihinde aldığını, davalıya ait işyerinde her ne kadar staj döneminden itibaren çalışmaya başlamış ise de tarafların ruhsat töreni tarihi olan 25.03.2015 tarihinden itibaren 1.750,00-TL ücretle çalışma üzere anlaştıklarını, 2015 yılı Aralık ayında ücretinin 2.000-TL olacak şekilde arttırıldığını ve 2016 Ocak ayında da bu şekilde ödendiğini, davacının 05.09.2016 tarihine kadar davalıya ait büroda avukat olarak çalıştığını son aylık ücretinin 2.000-TL net olduğunu davalının davacının sigortasını başlatmaktan kaçındığını, davacının baro kaydı nedeniyle 30.05.2015 tarihinde 5510 sayılı Kanunun 4/b maddesi uyarınca sigortasını başlatmak zorunda kaldığını, 25.03.2015-30.05.2015 tarihleri arasında sigortasız çalıştığını ekte sunulan ... 11. Noterliğinin 19.12.2017 tarihli e-tespit tutanağı ile tesbit edilen herkese açık olarak facebook üzerinden yaptığı 07.06.2015 tarihli paylaşımında, davacının davalının bürosunda çalıştığını açıkça ifade ettiğini, dilekçe eki kayıtlardan davacıya ödenen ücretlerin açıkça görüleceğini yine davacının davalıya ait baro kartına yaptığı ödemelerin de davacının davalının yanında çalıştığını gösterdiğini ileri sürerek, davacının davalıya ait işyerinde belirtilen tarihler arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 25.03.2015 tarihi olarak tesbiti ile bu sürelerin içinde yatırılmayan primlerin davalı tarafından yatırılmasına yine bu süreler içinde bulunan Bağ-Kur kaydının iptalini, iş bu davanın Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ihbarı ile feri müdahil olarak davaya katılmasının sağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının her ne kadar personeli olduğu iddiasıyla işbu davayı açmış olsa da davanın aslı ve esasının bu olmadığını, bu davanın ödetme, zarar verme amaçlı bir dava olduğunu, davacının kendisinin hemşerisi olduğunu, davacı ile birlikte aynı büroda bir süre çalıştıkların ancak davacının çalışanları olmadığını, bu yönde bir talebi ve iş teklifi olmadığını davacının babasını tanıdığını kızı olan davacının hukuk fakültesi daha yeni kazandığı dönemde büroya getirdiği ve yanında staj yapsın dediğini kendisinin de kabul ettiğini, davacının hukuk fakültesini bitirdiğinde yine büroya geldiğini staja başlamak istediğini söylediğini, davacının resmi olarak yanında staj yapmadığını stajını Av. Aslı Keşaf Kantar ın yanında gösterdiğini ama kendisinin bürosunda fiili staj yaptığını, staj boyunca kendisine para da ödediğini, davacının isteği zaman büroda ayrılıp gittiğini, hiçbir gerekçe de ileri sürmeye ihtiyacı olmadığını, yine de bürodan ayrılırken hakimlik sınavına hazırlayacağını bu nedenle avukatlığa ara vereceğini söylediğini, davacının bürodan ayrıldıktan kısa bir süre sonra kendi bürosunu açtığını resmi olarak stajını gösterdiği Av.Keşaf Kantar dan öğrendiğini, davacının aldığı bir davaya davalının diğer taraf avukat olarak katılması ve davacının davayı kaybetmesi sonucu hesaplaşmak amacıyla bu davaya açtığını, davacının haksız davasının reddini talep etmiştir.
    Feri müdahil Kurum vekili davaya cevap dilekçesinde sonuç olarak, davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; "Davacının davalıya ait işyerinde 25.03.2015 - 05.09.2016 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak çalıştığının tespitine,
    Davacının sigorta başlangıç tarihinin 25/03/2015 tarihi olduğunun tespitine,
    Davacının 4/1-b hizmetinin iptaline ilişkin talebiyle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına," karar verilmiştir.
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerinin toplanmadığını, toplananların da eksik toplanmış olduğunu, müvekkilinin gider ortağı olan ...'un kendisi müvekkili ile işçi işveren ilişkilerinin olmadığını tanıklığı sırasında beyan etmiş ve ona da müvekkili tarafından yardımcı olduğu işlerdeki emeği karşılığı düzenli ödeme yapıldığına dair dekontların sunulduğunu, bu da ayrıca ücret hususunun gözönüne alınmaması gerektiğine dair kanıt olduğunu, davacının kendi adına vekaletler aldığı, müvekkilleri olduğu, müvekkili ile bağımlılık durumu olmadığının tanıklarının tamamının somut olaya en yakın tanıkları tarafından beyan edilmiş olduğunu, taraflarınca bildirilen tanıklar bordro tanığı da dahil olmak üzere aynı işyerinde birlikte çalışan avukatlarla, davacının resmi stajını yanında yaptığı avukat olmasına rağmen, davacı tarafın bildirdiği tanıkların ne bordrolu aynı işyerinde, ne de komşu işyerlerinde çalışan tanıklar olduğunu, tanıklarının beyanlarının dikkate alınmamış olduğunu belirtmiştir.
    Feri müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekli inceleme yapılmadan karar verilmiş olduğunu, davacı tanıklarının dava hakkında bilgi sahibi olmadığının aşikar olduğunu, yerel mahkemenin dinlenen tanık anlatımlarına göre hüküm kurduğunu, dinlenen tanıkların bordro tanığı olmadığını, çalışılan hizmet süresinin açık ve net olarak ispat edilememiş olduğunu, işbu nedenle dosya kapsamında dinlenen tanıkların anlatımlarına itibar edilerek verilen kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili, kararın bozulmasını istemişlerdir.
    Feri müdahil Kurum vekili, kararın bozulmasını istemişlerdir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir.
    İnceleme konusu dosyada; davacı 25.03.2015- 05.09.2016 tarihleri arasında davalı yanında avukat olarak çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 25.03.2015 olduğunun tespitini ve iş bu dönemdeki 4/1-b hizmetinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece; davacının davalıya ait işyerinde 25.03.2015 - 05.09.2016 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak çalıştığının tespitine, davacının sigorta başlangıç tarihinin 25/03/2015 tarihi olduğunun tespitine, davacının 4/1-b hizmetinin iptaline ilişkin talebiyle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığınakarar verilmiştir.
    Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; Mahkemece hizmet tespitine yönelik verilen kabul kararı yerinde ise de; davacının hizmete konu olan dönemde 4/1-b Bağ-Kur sigortalılığı mevcut olup, bir kişinin aynı anda 4/1-a ve 4/1-b sigortalısı olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından, Mahkemece, hizmet tespitine karar verilen 25.03.2015- 05.09.2016 döneminde çakışan 4/1-b sigortalılığı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı ile feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi