Esas No: 2021/11714
Karar No: 2022/1955
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11714 Esas 2022/1955 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/11714 E. , 2022/1955 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacının davalıya ait inşaatlarda 01.03.1996 tarihinden itibaren kesintisiz olarak çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 01.03.1996 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk karar; davacının temyiz yoluna başvurulması üzerine bozulmuştur. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararında; “Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı tarafından, davalıya ait inşaatların elektrik işlerini yaptığının beyan edildiği, davacının talep ettiği tarih içerisinde 10.06.1996 – 14.01.2011 tarihleri arasında aralarında davalıların da bulunduğu farklı işyerlerinden hizmet bildirimlerinin ve işe giriş bildirgelerinin bulunduğu, ING Bank tarafından gönderilen hesap ekstresinde; davacıya 2009/2 – 2011/2. aylar arasında maaş ödemesi açıklaması ile düzenli para yattığı anlaşıldığı, ancak kimin yatırdığının belli olmadığı, davacı vekili tarafından davacının 1996 yılından itibaren çalıştığı inşaatların bilgilerinin bildirildiği, davalı ...'in 01.09.2009 tarihinde noterde düzenlenen genel vekaletname ile davacıya; ... ilinde bulunan bilcümle elektrik, sular idaresi ve BEDAŞ nezdindeki tüm işlerini takip yetkisi verdiği anlaşılmaktadır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi ile halen 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenilen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise yeterli araştırma ve inceleme yapılmdan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacı vekilince sunulan 01.01.2012 tarihli dilekçede bildirilen belgeleri ilgili yerlerden istemek, söz konusu dilekçede bildirilen ve davacının çalıştığı beyan edilen inşaat işlerinin sahiplerini tespit ederek dinlemek ve bu inşaatların sürelerine denk gelen tarihlerde hizmet cetvelinde bildirim bulunan işyerlerinin dönem bordrolarını dosya arasına almak, bu bordrolardaki kayıtlı çalışanlar arasından re'sen seçilecek kişileri dinlemek, söz konusu bildirimler davalılar dışında bir işyerinden yapılmış ise ve inşaat işine ilişkin ise; davalılarla aralarında inşaat yapımına ilişkin herhangi bir sözleşme bulunup bulunmadığını araştırmak, davacının ING Bank hesabına 2009/2 – 2011/2. aylar arasında maaş ödemesi adı altında yatırılan paraların kim tarafından yatırıldığını araştırmak, davacının talep ettiği dönemde vergi, oda, sicil kaydı ve 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunup bulunmadığını, ayrıca kendi nam ve hesabına işlettiği bir işyerinin bulunup bulunmadığını araştırmak ve böylece davacının davalılar yanında hizmet akti ile çalışıp çalışmadığını, hizmet akti ile çalışıldığı kanaatine varılır ise çalışma sürelerini tereddüte mahal bırakmayacak derecede belirledikten sonra varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece söz konusu fiili ve hukuki gerçekler dikkate alınmadan, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklinde belirtilmiştir.
Bozma ilamı sonrası, Mahkemece verilen kararda, önceki bozma gereklerinin gereği yerine getirilmeksizin ; davacının hizmet cetvelinde talep edilen süre zarfında, dava dışı işverenler tarafından bildirilen sürelerinin olduğu anlaşılmakla, önceki bozma ilamında da işaret edildiği üzere bu işverenler ile davalı işveren arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki olup olmadığı; öte yandan davacının çalıştığını iddia ettiği inşaat işyerlerinin davalı işveren tarafından yapılıp yapılmadığı, yapıldığı ise hangi süre zarfında tamamlandığı ve davacının bu işyerlerinde çalışıp çalışmadığı ayrı ayrı tespit olunup, süreleri gösterilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken; hiç bir gerekçe yazılmaksızın, delil değerlendirilmesi yapılmaksızın, bilirkişi raporuna atıf yapmak suretiyle hizmet tespitine dair hüküm tesisi, hatalı bulunmuş olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 16.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.