Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2022/21
Karar No: 2022/837
Karar Tarihi: 14.03.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/21 Esas 2022/837 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/21 E.  ,  2022/837 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2022/21
    Karar No : 2022/837

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Odası
    VEKİLİ : Av. ....
    KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
    VEKİLİ : Huk. Müş. Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2016/12820, K:2021/2627 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 6., 8., 9., 11., 13., 14. ve 15. maddelerinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2016/12820, K:2021/2627 sayılı kararıyla;
    Mevzuat hükümlerinin ve Dairelerinin 22/03/2017 tarih ve E:2013/4204, K:2017/1583 sayılı kararının birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu düzenlemeler ile, Yönetmeliğin ilk halinde yer alan tekniker ve yüksek teknikerlerin yanında tekniker ve yüksek teknikerden daha fazla (dört yıl) süreli yüksek teknik öğretim gören kişiler olan teknik öğretmenlere de yer verilmesinde ve kaldırma ve iletme ekipmanlarının periyodik kontrol süreleri ve kontrol kriterleri ile ilgili düzenleme ile yürürlük tarihinin belirlenmesine yönelik dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Daire kararında, dava konusu Değişiklik Yönetmeliğinin, sadece periyodik kontrol yapmaya yetkili kişilere "teknik öğretmenler”in de eklenmesine ilişkin hükümlerine dair gerekçe oluşturulduğu, buna karşılık Yönetmeliğin kaldırma ve iletme ekipmanlarının periyodik kontrol süreleri ve kontrol kriterlerine dair dava konusu 9. maddesi ile yürürlük tarihinin belirlenmesine dair 15. maddesine ilişkin herhangi bir ret gerekçesine yer verilmediği, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle yapılan değişiklikle Yönetmeliğin diğer maddeleriyle çelişen bir durumun ortaya çıktığı, eski Tablo-2'de yer alan "Asansör (İnsan ve Yük Taşıyan)" ekipmanının kendine özgü (4) numaralı dip notunun, genel bir kategori olan kaldırma ve/veya iletme araçlarının dipnotları arasına katıldığı, bu durumun bir düzenleme hatasından kaynaklanmış olabileceği, düzenlemenin uygulamada zorluklar çıkaracağı, dava konusu 15. madde ile geçmişe dönük olarak sorumluluk ve yükümlülük getirildiği, teknik öğretmenlerin, tekniker ve yüksek teknikerlerden daha uzun süre eğitim görmüş olmaları nedeniyle periyodik kontrol yapabileceklerine ilişkin Daire kararının gerekçesinin yerinde olmadığı, teknik öğretmenliğin, iş ekipmanlarının periyodik kontrolleri işinin gerektirdiği nitelik ve vasıfta bir formasyon olup olmadığına bakılmaksızın, bu işin özelliklerinin hangi nitelik ve vasıfta bir formasyon gerektirdiği yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın, tekniker ve yüksek teknikerlerin bu işi yapıyor olmaları nedeniyle onlardan daha uzun süre eğitim almış olan teknik öğretmenlerin de bu işi yapabileceği yönünde bir çıkarıma varmanın, alanın gereklerine ve kamu yararına uygun bir yaklaşım olmadığı, iş ekipmanlarının periyodik kontrollerinin oldukça hayati ve ciddi bir konu olduğu ve mühendislik düzeyinde bir eğitim formasyonu gerektirdiği, teknikerlik, yüksek teknikerlik ve teknik öğretmenlik ile mühendisliğin tamamen bambaşka formasyonlar oldukları, Avrupa Birliği Direktifinin, konuyu ulusal mevzuata bırakırken, işin gerektirdiği vasıf ve nitelikteki kişilerce yapılmasını hedeflediği, dava konusu Yönetmelik hükümlerinin Anayasa ve yasalara, alanın gerekliliklerine, kariyer ve liyakat ilkelerine ve uzmanlık ayrımına aykırı olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu 9. madde yönünden yapılmış herhangi bir düzenleme hatası veya mantık hatasının bulunmadığı, Yönetmelikte sayılan mesleki yeterliliklere sahip herkesin akredite kurumlarda çalışsın veya çalışmasın ekipmanların periyodik kontrollerini gerçekleştirebileceği, idarelerinin Kanun ve Kararnamelerle kendilerine verilmiş periyodik kontrolleri gerçekleştirmeye yetkili kişi ve kuruluşları belirleme yetkisini dava konusu Yönetmelikte kullandığı, bir çalışmanın teknikerlerce veya teknik öğretmenlerce yapılabilmesinin, mühendislerle teknikerlerin aynı statüde birleştirilmesi manasına gelmediği, periyodik kontrollerin, ekipmanların gözle veya ileri yöntemlerle muayenesi, fonksiyonlarının denenmesi ve yöntemleri uluslararası standartlar ile belirlenmiş yük testlerinin yapılması adımları ile gerçekleştirildiği, dolayısıyla, bu adımların tekniker, yüksek tekniker veya teknik öğretmenlerce gerçekleştirilemeyeceği yönündeki davacı iddialarının somut gerekçelere dayanmadığı, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile Daire kararının, dava konusu 9. ve 15. maddeler yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması, diğer maddelere yönelik davanın reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    İLGİLİ MEVZUAT :
    Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinde"...Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır..." hükmü yer almaktadır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı vurgulanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanarak (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda belirtileceği kuralına yer verilmiştir.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 1., 6., 8., 11., 13. ve 14. maddeleri yönünden davanın reddine ilişkin kısmı incelendiğinde;
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onuncu Dairesi kararının, dava konusu Yönetmeliğin 1., 6., 8., 11., 13. ve 14. maddeleri yönünden davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 9. ve 15. maddeleri yönünden davanın reddine ilişkin kısmı incelendiğinde ise;
    Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 24. maddesi dikkate alındığında, idari yargı yerlerince idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutularak incelenmesi ve kararların gerekçeli olarak yazılarak dayandığı hukuki sebepler ile hükmün kararlarda belirtilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında sıklıkla değinilen Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak bu maddede gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin birçok kararında yer almıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Anayasa Mahkemesi, Abdullah Topçu, B. No:2014/8868, 19/4/2017, p. 75).
    Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, genel olarak her bir karar açık, konuyla ilgili herkesin, mahkemenin neden belirli bir kararı verdiğini anlamasına imkan verecek şekilde olmalıdır (AİHM, Seryavin ve diğerleri/Ukrayna p.57-61).
    Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından, hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
    Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır.
    Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmekte iken, Daire kararında, dava konusu Yönetmeliğin 9. ve 15. maddeleri yönünden davacının iddia ve taleplerine yönelik olarak ilgili mevzuatın yorumu ve iptali istenen düzenlemelerin hukuka uygunluk denetimi yapılmaksızın, yani uyuşmazlığın bu kısmıyla ilgili herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle Daire kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.


    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 25/05/2021 tarih ve E:2016/12820, K:2021/2627 sayılı kararının, dava konusu 9. ve 15. maddeler yönünden davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer maddelere yönelik davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
    4. Kesin olarak, 14/03/2022 tarihinde, dava konusu 9. ve 15. maddeler yönünden oyçokluğu, diğer maddeler yönünden oybirliği ile karar verildi.

    KARŞI OY

    X- Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmü, dördüncü fıkrasında; " Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde ise, "1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
    a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
    b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
    2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
    a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.
    3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
    4. Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.
    5. Temyize konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı davanın temyiz incelemesinde görev alamaz." hükmü yer almaktadır.
    Temyiz incelemesi sonucunda; kararın gerekçesinin doğru olmadığının veya eksik olduğunun; ancak sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda gerekçesinin değiştirilerek onanması mümkündür. Kararın; bozulması durumunda da; karar sonucu itibarıyla ortadan kalkacağından gerekçenin doğru olmamasının ya da eksik olmasının hukuki bir sonuç doğurmayacağı açıktır.
    Bu itibarla; temyize konu bir kararın gerekçesinin eksik ya da yanlış olduğunun tespit edilmesi halinde, temyiz incelemesinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca; kararın sonucu değerlendirilmek suretiyle yapılması gerekmektedir. Bu yönde yapılacak temyiz incelemesinin Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, kararların gerekçeli olarak yazılması ilkesini ihlal etmeyeceği gibi aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan yargılamada usul ekonomisinin dikkate alınması ilkesine de uygun olacağı açıktır.
    Daire kararında, kararda yer verilen mevzuat hükümlerinin ve Dairelerinin 22/03/2017 tarih ve E:2013/4204, K:2017/1583 sayılı kararının birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu düzenlemeler ile, Yönetmeliğin ilk halinde yer alan tekniker ve yüksek teknikerlerin yanında tekniker ve yüksek teknikerden daha fazla (dört yıl) süreli yüksek teknik öğretim gören kişiler olan teknik öğretmenlere de yer verilmesinde ve kaldırma ve iletme ekipmanlarının periyodik kontrol süreleri ve kontrol kriterleri ile ilgili düzenleme ile yürürlük tarihinin belirlenmesine yönelik dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bu durumda, dava konusu edilen 9. maddenin, kaldırma ve iletme ekipmanlarının periyodik kontrol süreleri ve kontrol kriterleri ile ilgili düzenleme; 15. maddenin de, yürürlük tarihinin belirlenmesine yönelik düzenleme olduğu dikkate alındığında, Daire kararında anılan maddeler yönünden herhangi bir gerekçeye yer verilmediğinden söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, temyize konu Daire kararının anılan maddeler yönünden hüküm fıkrasının; sonucu itibarıyla değerlendirilmesi suretiyle temyiz incelemesinin yapılması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararının bozmaya ilişkin kısmına katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi