Esas No: 2021/12478
Karar No: 2022/2152
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12478 Esas 2022/2152 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12478 E. , 2022/2152 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin(kapatılan) bozma ilamına uyarak isteğin kısmen kabulü ile “SGK Pendik Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 2011/15829- 15830- 15831- 15832- 15833- 15834- 15835- 15836- 15837 sayılı ödeme emirlerinin iptaline, 2011/15828 takip numaralı ödeme emrindeki 2002/11- 2005/11 arası döneme ilişkin asıl borç ve gecikme cezası toplamı 27.758,05 TL miktar itibari ile iptaline, bu miktar dışındaki tutarların geçerli olduğunun tespitine,” karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki dosya kapsamında; davalı Kurum tarafından idari para cezası borçlarından dolayı 10 adet ödeme emrinin davacı adına düzenlenmiş olduğu, ödeme emirlerine konu borç döneminin 2000/01.ay-2010/03.ayları arasına ilişkin olduğu, ödeme emirlerinin 05.09.2011 tarihinde davacıya tebliğ edilip eldeki davanın 12.09.2011 tarihinde süresinde açıldığı, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin(kapatılan) bozma ilamı sonrası Mahkemece yapılan yargılama sonunda ödeme emirleri yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresi değerlendirmesiyle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
İdari para cezası yönünden davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. Maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Buna göre 102/ c maddesinde “ 86 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için;
1) Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında,
2) Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında,
3) Ek belgenin 86 ncı maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca re'sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında,
4) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında, idari para cezası uygulanır.” hükmü düzenlemesi yer almaktadır.
Zamanaşımı konusunda gelince; 06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan taraftan; 6183 sayılı Yasa'nın 103. maddesi ile tahsil zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup; anılan düzenlemede; '' 1. Ödeme, 2. Haciz tatbiki 3-Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, 4. Ödeme emri tebliği, 5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, 6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması, 7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, 8. Amme alacağının teminata bağlanması, 9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, 10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, 11. (Ek bent: 25/12/2003 - 5035 S.K./1. md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı, yeni vade gününün rasladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın, kaza mercilerince durdurulması hallerinde, zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.'' hükmü öngörülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında incelenen dava dosyasında; dava konusu idari para cezasına ilişkin her bir ödeme emrinin ait oldukları dönemler itibariyle 5 ve 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gözetilerek 6183 sayılı Yasa gereği zamanaşımını kesen sebepler araştırılıp, zamanaşımı ve işin esası konusunda sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ödeme emirlerinin tüm sürelerde 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine,
17.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.H.
K.Şefi: T. CÖMERT
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.