11. Hukuk Dairesi 2016/7779 E. , 2018/1363 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasında görülen davada ....Mahkemesi’nce verilen 11/06/2014 tarih ve 2013/243-2014/171 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı .... “....” ibareli, 7.sınıfta yer alan ürünleri içeren marka tescil başvurusunun müvekkiline ait “....” ibareli ticaret unvanı ve tescilli markalarına 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas tehlikesi oluşturduğu, müvekkili markasının tanınmışlığından faydalanma tehlikesinin mevcut olduğu gerekçesiyle TPE’ye yaptıkları itirazın reddedildiğini belirterek hukuka aykırı kurum kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPE vekili, kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya aykırı olmadığını, davacının markaları ile davalı başvurusundaki işaretin benzer olmasına karşın, içerdikleri ürün ve hizmetlerin farklı olması sebebiyle karıştırma, ilişkilendirme ve davacı markalarının tanınmışlığından yararlanma yaratmayacağını, kaldı ki davalının ... ibaresini asıl unsur olarak içeren markasının da tescilli bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket temsilcisi, davalı şirketin .. .. ve ... tanıtım işaretleri ile ticari faaliyette bulunduğunu, tanınmış bir işletme ve marka olduğunu, ticaret unvanlarının ayırıcı unsurunun da ... kelimesinden oluştuğunu, “...” anlamını taşıyan ingilizce “....” kelimesi ile öteden kullandıkları garanti sözcüğünü birleştirerek faaliyet alanlarını oluşturan 7.sınıf ürünlerle ilgili olarak marka tescil başvurusunda bulunduklarını, 7 ve 11.sınıf ürünleri içeren markalarının TPE nezdinde tescilli olduğunu, davacının bankacılık sektöründe faaliyette bulunduğunu, müvekkili ile ilgili bir iş yapmadığını, davacı markalarının kapsamındaki ürünler ile müvekkili başvurusunun konusu olan ürünlerin farklı bulunduğunu, alıcı grubu ve vasıflarına göre her iki marka arasında bir ilişkilendirme kurulmasının mümkün bulunmadığını, bu nedenle bir iltibasın doğmasının olanaksız olduğunu, davacı ticaret unvanına bir tecavüz bulunmadığını, bir iltibas ve ilişkilendirme doğmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının ve ticaret unvanlarının kapsamlarında yer alan ürünlerin aynı tür olmaması nedeniyle iltibas tehlikesinin oluşmayacağı ve
../..
davalı markasının uzun yıllardır kullanılıyor olması tescili istenen haliyle davacı markasından farklı olduğunun tüketici nezdinde anlaşılacağı ve davalı markasının davacı markasının tanınmışlığından yararlanma durumunun söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....