22. Hukuk Dairesi 2012/13095 E. , 2013/6368 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili, yılılk izin ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.03..2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait özel alk otobüsünde 03.10.2007 – 01.08.2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, fazla çalışma yapmasına ve hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmaya devam etmesine rağmen bu çalıma karşılığı ücret alacaklarının ödenmediğini, hak kazandığı yılık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkiline bağlı olarak sürekli bir çalışmasının bulunmadığını zaman zaman sefer başına yevmiye ödenmek sureti ile çalıştırıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının avalıya ait özel halk otobüsünde hizmet sözleşmesine bağıl olarak 03.10.2007-01.08.2009 tarihleri arasında çalıştığı davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu, davacının fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık beyanları ile ispatladığı, işveren tarafından davacının hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırıldığının veya karşılığı olan ücretlerin ödendiğini gösterir delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre iş mahkemelerinin görevi, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesidir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Kanun, 5362 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanuna yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanuna yapılmış sayılacağı açıklanmıştır.
Esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Kanuna tabi olacaktır.
Somut olayda; davacı davalıya ait özel halk otobüsünde şoför olarak çalışmıştır . Davacı ve davalı tanıklarının ortak anlatımı ile davalının araçta biletçi olarak çalıştığı anlaşılmakta ise de, uyuşmazlık konusu dönemde davalı tarafından davacı dışında kaç kişinin çalıştırıldığı, davalı ait Sosyal Güvenlik Kurumu sicil dosyası ile dönem bordro kayıtları celp edilerek araştırılmamış ve tanıkların bu hususta ayrıntılı beyanları alınmamıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, öncelikle uyuşmazlık konusu dönemde davalının ekonomik sermayesi ve kazancının tacir sanayici niteliğini aşıp aşmadığı ve hangi usule göre vergilendirildiği belirlenmeli, davalının tacir olmadığının belirlenmesi halinde kendisi de dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşıp aşmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Davalının esnaf olduğu belirlendiği takdirde uyuşmazlığın İş Kanunu kapsamı dışında kaldığı dikkate alınarak, dava dilekçesinin görev sebebiyle reddedilmesi ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.03.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.