5. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/14706 Karar No: 2011/982 Karar Tarihi: 24.01.2011
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2010/14706 Esas 2011/982 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2010/14706 E. , 2011/982 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Taşınmaz üzerinde bulunan binaya resmi birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı da düşülerek değer biçilmesi doğru olmakla birlikte zemin bedelinin tespiti bakımından rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; 1-Dava konusu taşınmaz ile emsal alınan taşınmaz birbirine çok yakın olup, yaklaşık aynı değerde olduğu halde raporda; emsalin 1996 yılındaki satışından sonra dava konusu ile emsal taşınmazın bulunduğu bölgenin çok geliştiğinden bahsedilerek satış değerine fiyat artış endeksi uygulandıktan sonra bulunan bedel dört kat arttırılarak değer biçilmiştir. Emsal eski tarihli olup, satış tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemdeki fiyatların birbirinden çok farklı olduğu kabul edildiğine göre, bu satışın emsal olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve dava konusu taşınmaza bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi; 2-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 24.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.