Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2542
Karar No: 2019/1412
Karar Tarihi: 19.12.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2542 Esas 2019/1412 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2542 E.  ,  2019/1412 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 14. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.09.2010 tarihli ve 2009/180 E., 2010/579 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.11.2013 tarihli ve 2013/10618 E., 2013/31330 K. sayılı kararı ile;
    "... A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların MKEK Kapsülsan A.Ş"de görevli olarak çalışmakta olduğunu, MKEK müfettişlerince yapılan olağan teftiş sırasında depoların sayını sonucunda 819.607 adet av fişeğinin noksan olduğunun tespit edilerek, bedeli olan 27.467,94 TL"nin kusurları ve ihmalleri nedeniyle ilgilileri olan davalılardan tahsilinin istendiğini, bu olayla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"na yapılan suç duyurusu sonucunda açılan ceza davasının Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2000/177 esas, 2001/24 karar ve 26.01.2001 tarihli kararıyla 4616 sayılı yasanın 4/2. maddesi uyarınca davanın ertelenmesine karar verilmesi üzerine bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, sonuç olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 27.467,949-TL kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Birleşen dosyadaki davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; 28.11.2001 tarihli dava dilekçesinde davacı vekili aynı iddiaları dermeyan ederek Mehmet Süzer"in mirasçıları olan ..., Gökben Süzer ve ... (Kaya)"in diğer davalılar gibi aynı tutardaki kurum zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarını talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak ambar görevlilerinin av fişeği mamullerini kapı, kilit ,anahtar ve mühür altında koruma olanağını aşırı stoklar nedeniyle kaybettikleri, şirket üst yönetiminde meydana gelen boşlukların da etkin tedbirlerin alınmasına olanak vermediği, uygulanan yanlış üretim ve pazarlama stratejilerinin de sorunun büyümesine yol açtığı, noksan olduğu çok sonra anlaşılabilen av fişeklerinin akıbetinin ne olduğunun da tespit edilemediği göz önüne alındığında bu durumun bir görev zararı niteliğine bürünmesi nedeniyle sorumluluğun kimde, nerede, hangi aşamada olacağının tespitinin olanaksızlaştığı bir durumda sadece ticaret müdürü ve mamul ambar şefi olan davalılara yükletilmesinin de haksız bir işlem olacağının açık olması karşısında ambar görevlilerinin görevlerini gereği gibi yapabilme olanağı şirket üst yönetimince alınacak önlemlerle sağlanamadığından, davalılardan ticaret müdürü ... ve mamul ambar şefi .."un noksan çıkan mamul av fişekleri nedeniyle hukuken sorumluluklarının olamayacağı, kayıp veya çalıntı 819.607 adet av fişeğinde, sayım görevlisi olarak görevlendirilen davalılardan ..., .....nın sayım görevlisi sıfatları nedeniyle ambarda noksan çıkan mamullerden sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün olamayacağı , her hangi bir sorumluluklarının bulunmadığı, şirket mamul ambarlarında kapasite fazlası mamullerin, açıkta veya malzeme ambarlarında istif edildiği, av fişek mamullerinin azami döşeme mukavemetini aşacak şekilde üst üste depolandığı, mamullerin muayene, bakım ve sayımlarının kolaylıkla yapılmasını sağlayacak şekilde stoklanmamış olduğu, şirketin ambar sistemindeki aksaklıklar nedeniyle ortaya çıkan büyük miktardaki mamul açığının sebeplerinin araştırılmasına rağmen bulunamadığı, tespitleri ile; bu durumun bir görev zararı niteliğine bürünmesi nedeniyle sorumluluğun sadece Ticaret Müdürü ve Mamul Ambar Şefi olan Davalılara yükletilmesinin de haksız bir işlem olacağının açık olması karşısında ambar görevlilerinin görevlerini gereği gibi yapabilme olanağı şirket üst yönetimince alınacak önlemlerle sağlanamadığından, davalılardan Ticaret Müdürü ... ve Mamul Ambar şefi Hüseyin Uğur"un noksan çıkan mamul av fişekleri nedeniyle hukuken sorumluluklarının olamayacağı, sorunun şirketin yapısal yetersizliklerinden doğduğu ve kişisel değil kurumsal kollektif bir sorumluluğun söz konusu olduğu yolundaki ikinci bilirkişi heyeti raporu saptamaları dosyadaki deliller içeriğine uygun görülerek, oluşan kurum zararına davalıların kusurlarıyla sebebiyet verdiği hususu ispat edilemediği, davalıların eylemleriyle zarar arasında tazminat sorumluluğunu sağlayacak nedensellik bağı kurulamadığı gerekçesiyle dava ve asıl davanın devamı sırasında ölen ... mirasçıları aleyhine açılan birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Kesinleşen ceza dosyasında davalılar ..... (incelemeye konu dosyanın yargılaması sırasında vefat etmiştir) görevi ihmal suçundan cezalandırılmışlar ve müşterek ihmalleri sonucu kurumun zararına neden oldukları ceza mahkemesince kurulan hükümle belirlenmiştir.27.467,95 TL kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı Kurum vekili; davalıların müvekkili Kurum bünyesinde görev yaptıklarını, Kurum müfettişlerince yapılan olağan teftiş sırasında depoların sayımında 819.607 adet fişeğin noksan olduğunun tespit edildiğini, fişeklerin tutarının 27.467.949.600TL (yeni Türk Lirası olarak 27.467,95TL) olduğunu, Kurum zararına neden olan ilgililerden tahsil edilmesinin istendiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan soruşturma sonucunda Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını ancak 26.01.2001 tarihli ve 2000/177 E., 2001/24 K. sayılı kararıyla 4616 sayılı Kanun’un 1. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca davanın ertelenmesine karar verildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla Kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davacı Kurum vekili tarafından; aleyhine dava açılan ....in dava açılmadan önce vefat ettiği anlaşıldığından mirasçıları hakkında dava açılmasının zorunlu olduğu belirtilmiş, açılan bu davanın Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.2002 tarihli ve 2001/918 E., 2002/101 K. sayılı kararı ile iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davalılar ... vekili; noksan olarak tespit edilen 819.607 adet av fişeğinin aslında hiç üretilmediğini, şirketin ambar sisteminin sağlıklı çalışmadığını, ortaya çıkan bu durumun üretimle ambar arasındaki kayıt hatalarından ve davacı şirketin yapısal problemlerinden kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı Saadettin Efendioğlu; davacı Kurumun zararının doğmasına neden olan av fişek eksikliğinin ortaya çıkmasıyla hiçbir şekilde ilgisi ve dolayısıyla sorumluluğunun olmadığını, ceza dosyasında mevcut bilgi ve bulgular arasında 819.607 adet olduğu iddia edilen av fişek açığının, sayım amiri bulunduğu ekipler tarafından yıl sonu sayımlarının tamamlandığı 1997 yılı Aralık ayı sonundan on bir ay geçtikten sonra, 25.10.1998 tarihinde ortaya çıkmış olması nedeniyle, söz konusu açığın kesin olarak hangi tarihlerde meydana geldiğinin de açıklığa kavuşturulamadığını, işletme müdürü olarak görev yapmasının yanında ek görev olarak verilen sayım amirliği görevini yürütürken, sayım görevlilerince sayımların yapıldığını görüp sayım zabıtlarında yazılı personelin görev, unvan ve imzalarının eksiksiz ve doğru olduğunu tespit ettikten sonra sayımların doğru olarak yapıldığına kanaat getirerek sayım zabıtlarını imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Birleşen dosya davalıları (davalı ... mirasçıları) vekili; davalılar murisi ....’in fişek eksikliği nedeniyle kusurlu olduğu yönünde hiçbir saptama bulunmadığını, murisin geçici görevle sayım kontrolörlüğü yaptığı tarihin Aralık 1997 tarihi olduğunu, sayım yapılan dönemde davacı kurum ambarlarında eksiklik olmadığının saptandığını, murisin görev yaptığı tarihten 10 ay sonra ambarlarda eksiklik çıkmış olmasından dolayı murise kusur yüklenemeyeceğini, sayım işinin mevzuata uygun yapıldığı ve kayıtların doğruluğu, sayım amiri ve son olarak genel müdürlükçe onaylandığını, murisin davacı kurumda “Etüt Planlama Müdürü” olarak görev yaptığını, ambarı yılda bir kez ve 5 gün içinde sayan murisi, yıl boyu oluşması muhtemel eksikliklerden sorumlu tutmanın hukukla bağdaşmayacağı, Yönetmeliğin 17.1.2.4. maddesinde belirtildiği üzere sayım kontrolörünün malzemeleri tek tek yeniden sayma görevi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.12.2006 tarihli ve 2001/312 E., 2006/397 K. sayılı kararı ile verilen asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin kararın davacı Kurum vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.09.2008 tarihli ve 2008/11451 E., 2008/11065 K. sayılı kararı ile, davalılardan Satılmış Bayrak ile davacı Kurum arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesine dayandığından dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş, Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak verilen 30.12.2008 tarihli ve 2008/439 E., 2008/524 K. sayılı kararı ile, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve süresinde talep edilmesi hâlinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kararın kesinleşmesi ve davacı Kurum vekilinin talebi üzerine dosya Ankara 14. İş Mahkemesine gönderilmiştir.
    Ankara 14. İş Mahkemesince; ikinci bilirkişi raporundaki saptamaların dosyadaki deliller içeriğine uygun olduğu, oluşan Kurum zararına davalıların kusurlarıyla sebebiyet verdiği hususunun ispat edilemediği, davalıların eylemleriyle zarar arasında tazminat sorumluluğunu sağlayacak nedensellik bağı kurulamadığı gerekçesiyle dava ve asıl davanın devamı sırasında ölen ... mirasçıları aleyhine açılan birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Mahkemece; 4616 sayılı Kanun’un 4/2. maddesi gereğince ertelenen bir davada sanıklar hakkında görevi ihmal suçunu işledikleri hususu dile getirilirse de, ortada kesinleşmiş mahkumiyet kararı olduğundan söz edilemeyeceği, mevcut şartlarda da, bu davanın zamanaşımından ortadan kaldırılması gerektiği, öte yandan, daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hüküm nedeniyle, taraflardan birinin talebiyle yargılamanın devam ettirilip beraat ile sonuçlanmasının mümkün olduğu, kaldı ki, böyle bir ihtimal gerçekleşmese bile, söz konusu davada suç tarihinden itibaren zamanaşımının dolduğunun görüldüğü anlaşılmakla, ortada olmayan bir mahkumiyete dayanılarak taraflara kusur atfedilip tazminata hükmedilmesinin, tazminat ve sorumluluk hukukunun temel ilkelerine uymayacağından bahisle direnilmesine karar verilmiştir.
    Direnme kararını davacı Kurum vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin eldeki davada, davalılar hakkında ceza mahkemesince yapılan yargılama neticesinde üzerlerine atılı suçun görevi ihmal suçunu oluşturduğundan bahisle açılan kamu davalarının 4616 sayılı Kanun gereğince ertelenmesine karar verildiği görülmekle, davalılar hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre de davacı kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki; davalılar hakkında yapılan ceza yargılaması ile ilgili olarak Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2001 tarihli ve 2000/177 E., 2001/24 K. (yeni esas 2003/31 E., 2003/70 K.) sayılı kararına konu dosyasının gönderilmesi için Hukuk Genel Kurulunca 01.03.2017 tarihli ve 2014/9-2510 E., 2017/418 K. sayılı kararı ile geri çevrilmesine karar verilmiş, akabinde iki kez de resmi yazışma ile anılan ceza dosyasının gönderilmesi istenmiş ise de; ceza dosyasının bulunamadığından gönderilemediği belirtilerek bu yönde mahkemece yapılan yazışma örnekleri ile ceza mahkemesine ait kesinleşmiş karar örneğinin Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmakla eldeki davada direnmeye konu uyuşmazlık, dosyadaki mevcut deliller gözetilerek değerlendirilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta davacı Kurum vekili dava dilekçesinde müvekkili Kurumda 1997 yılı sayımında görevli davalıların sayım işini usulüne uygun yapmamaları nedeniyle eksikliğin ortaya çıktığı, bu nedenle Kurumun uğradığı zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Kurum müfettişlerince yapılan olağan teftişler ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporları ile sayımların usulüne uygun yapılmadığı hususu belirlenmiştir.
    Ayrıca sayımların usulüne uygun şekilde yapılmadığı bizzat davalıların Kurum müfettişine verdikleri ifadelerinden de anlaşılmaktadır. Örneğin davalılardan Ali Arslan, kabaca sayım yaptıklarını, kayıtlardaki miktarlara uygunluğunu varsaydıktan sonra sayımı bitirdiklerini; Mehmet Süzer, 1997 yılı sayımlarında av fişek ambarlarında fişeklerin fazla olması, ambarların dolu olması sebebiyle yıl sonu sayımının yapılamadığını; Mustafa Tırpancı da 1996-1997 yılı sonlarında malzeme ve ara mamul sayımını yapamadıklarını, yıl sonu sayım çizelgelerine stok kartı bilgilerini yazdıklarını; Hüseyin Uğur ise 1997 yılı Haziran ayı öncesinde ambarda haftalık sayım yaptıklarını, stok miktarı arttıkça sayım yapamaz olduklarını, fişek ambarı dolduktan sonra malzeme ambarlarına da fişek koymaya başladıklarından malzemelerle mamullerin aynı ambarda birbirine karıştığını, 1997 yılı sonunda ambar kapasitelerinin çok üstünde 13.000.000 adet civarında fişekle stokların 1998 yılına devredildiğini, 1998 yılı Temmuz ayına kadar stoğun artarak devam ettiğini, yine bu dönemlerde sayım yapamadıklarını, Temmuz, Ağustos, Eylül döneminden itibaren satışların artmasıyla stokların erimeye başladığını, Ekim ayında kendisi yıllık izinde iken ambarın sayıldığının ve fişeklerde açık tespit edildiğinin söylenmesi üzerine izin dönüşü kesin sayım yaptıklarını ve 836.250 adet fişek açığının bulunduğunun belirlendiğini; ... ise 1997 yılı sonunda malzeme, ara mamul ve mamul sayımı yapılmadığını, sayım ekibinin ambar şefliğindeki stok kartı bilgilerini sayım cetvellerine aynen geçirdiklerini beyan etmişlerdir.
    Görüldüğü üzere; davacı Kurum bir kamu kurumu olup, ateşli silah ve malzemelerinin üretildiği bir yerdir. Davalılar ise bu Kurumda çeşitli unvanlarda görev yapmakta iken, 1997 yılı malzeme ve mamullerin sayımında görevlendirilmiş kişilerdir. Dolayısıyla eksikliği tespit edilen malzemenin varlığı, malzemenin kaybedilmesi, çalınması ya da benzeri bir nedenle değil, sayımın usulüne uygun yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamından ve özellikle bir kısım davalının Kurum müfettişine verdikleri beyanlardan sayım işinin usulüne uygun yapılmadığı, kabaca sayım yapıldığı ya da fiili sayım yapılmaksızın eldeki kayıtlara göre varsayıma dayalı olarak sayım yapıldığı anlaşılmıştır.
    Öte yandan davalılar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup, davalılardan Hüseyin Uğur hakkında zimmet, diğer davalılar hakkında ise zimmete sebebiyet verdiklerinden bahisle kamu davası açılmış, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 26.01.2001 tarihli ve 2000/177 E., 2001/24 K. sayılı kararı ile, fişek noksanlığının neden kaynaklandığının tespit edilemediği, sanık ...’un bu fişekleri zimmetine geçirip mal edindiğine dair herhangi bir delil ve emareye rastlanmadığı, mamul ambarının yetersiz ve düzensiz olması nedeniyle usulüne uygun devir yapılmadan sayım yapılmış gibi tutanak düzenlendiği ve bilahare de açık çıktığı, sanıkların ambardaki mallar üzerinde haksız temellükte bulunduğuna kesin ve mahkumiyete yeter delil bulunmadığı, böylece haksız çıkar sağlandığı kesinlikte saptanmayan sanık ...’un eyleminin zimmet olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, yöntemine uygun sayım yapılmadan güvene dayanarak vuku bulan devir teslim nedeniyle sanıkların görevi ihmal suçunu işlemiş olacakları kanaatine varıldığından sanıkların mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesi gereğince cezalandırılmalarının gerektiği, ancak suç tarihi 1997-1998 yılları olduğundan 4616 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince görevi ihmal suçunun erteleme kapsamına girdiği anlaşıldığından sanıklar hakkında açılan kamu davasının ertelenmesine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanık ... yönünden kararın bozulması üzerine Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesince bu kez 18.03.2003 tarihli ve 2003/31 E., 2003/70 K. sayılı kararı ile sanık ...’un zimmet suçundan cezalandırılması istenmiş ise de, söz konusu eylemin görevi ihmal suçunu oluşturacağından bahisle hakkında açılan kamu davasının 4616 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 4. fıkrasının birinci bendi uyarınca ertelenmesine karar verildiği görülmüştür.
    Her ne kadar sanıklar hakkında açılan davanın 4616 sayılı Kanun uyarınca ertelenmesine karar verildiğinden haklarında kesinleşmiş bir ceza mahkumiyetinden söz edilemez ise de; yukarıda belirtilen her iki ceza mahkemesi kararının gerekçesinde davalılar ile ilgili maddi vakıanın tespit edildiği ve görevli oldukları hâlde sayım işini usulüne uygun yapmadıklarının açıklığa kavuştuğu anlaşılmıştır.
    Hâl böyle olunca; Mahkemece, sayımı usulüne uygun şekilde yapmayan ve bu nedenle Kurumun zararına neden olan davalıların oluşan Kurum zararından müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
    Öte yandan Özel Daire bozma kararında geçen, “…Kesinleşen ceza dosyasında davalılar.... (incelemeye konu dosyanın yargılaması sırasında vefat etmiştir) görevi ihmal suçundan cezalandırılmışlar ve müşterek ihmalleri sonucu kurumun zararına neden oldukları ceza mahkemesince kurulan hükümle belirlenmiştir…” şeklindeki cümlenin hatalı olduğu, zira davalılar hakkında açılan kamu davasının 4616 sayılı Kanun ile ertelenmesine karar verildiği, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir ceza mahkumiyetinden söz edilemeyeceği açık olduğundan bozma kararından çıkarılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, mahkemece verilen direnme kararının onanması gerektiği, Özel Dairenin bozma gerekçesine karşı direnme gerekçesinin isabetli olduğu ancak işin esasına yönelik Özel Dairece inceleme yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği; bir kısım üyeler tarafından ise mahkemece davalıların kusur durumuyla ilgili yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, dolayısıyla her davalı hakkındaki iddialar üzerinde durularak zarara sebebiyet verip vermediğinin belirlenerek ve çelişkili hususlar giderilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle direnme kararının bozulması gerektiği görüşleri ileri sürülmüş ise de, bu görüşler Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
    O hâlde, yukarıda belirtilen bu değişik gerekçe ve nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklandığı üzere;
    1- Özel Daire bozma kararında geçen, “…Kesinleşen ceza dosyasında davalılar..... (incelemeye konu dosyanın yargılaması sırasında vefat etmiştir) görevi ihmal suçundan cezalandırılmışlar ve müşterek ihmalleri sonucu kurumun zararına neden oldukları ceza mahkemesince kurulan hükümle belirlenmiştir…” şeklindeki cümlesinin bozma kararından çıkarılmasına,
    2- Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen bu değişik gerekçe ve nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.12.2019 tarihinde oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi