Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/7120
Karar No: 2022/2958
Karar Tarihi: 14.03.2022

Danıştay 6. Daire 2020/7120 Esas 2022/2958 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/7120 E.  ,  2022/2958 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/7120
    Karar No : 2022/2958

    TEMYİZ EDEN (DAVALILAR):1- … Bakanlığı-ANKARA
    VEKİLİ : Av. …
    2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …
    3- … Belediye Başkanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … sayılı parsel üzerinde bulunan "…" isimli apartmanın 1/2'şer oranda maliki olan davacıların Afete Maruz Bölge kararı kapsamında kalan yıkılacak yapılarını tahliye etmeleri nedeniyle uğranıldığı öne sürülen, 10.000,00 TL (29.12.2015 tarihli miktar artırımı (ıslah) sonucu 914.798,54-TL) maddi zararın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın 671.371,56-TL'lik kısmının kabulüne geriye kalan 243.426,98-TL'lik kısmının reddi, 10.000,00-TL 'lik kısmının dava tarihinden itibaren, 661.371,56-TL'lik kısmının da ıslah tarihinden (29.12.2015) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından müştereken ve müteselsilen davacıya ödenmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 19/04/2017 tarih ve E:2017/436, K:2017/2539 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davanın kabulüyle 914.798,54 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın (10.000,00 TL'nin 30.12.2013, geri kalan kısmının 29.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) her bir davalı idareden eşit oranda (1/3) alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    1-Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Kusurun diğer davalılarla eşit olarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, sorumluluğun idarelerinde değil, ilgili belediyelerde olduğu, idarelerinin hizmet kusuru bulunmadığı, yapının ruhsat ve iskan durumu dikkate alınarak müterafik kusurun belirlenmesi gerektiği ve temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    2-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; idarelerinin hizmet kusuru bulunmadığı, dava konusu işlem ve eylemlerle idareleri arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı, manevi tazminata hükmedilemeyeceği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    3- Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından; Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma kararının gereğinin yapılmadığı, üçüncü kişilerin kusur durumunun araştırılmadığı, dava konusu yapının ruhsat ve projeye aykırılığı ile iskansız olduğu, manevi tazminata karar verilemeyeceği, dava konusu heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, bu dosyada belirlenen kusur oranı ile farklı dosyalarda belirlenen kusur oranlamaları arasında çelişki olduğu belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmazın 28.06.2005 gün ve 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması ve yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 10.000,00-TL (ıslah sonrası 914.798,54-TL) maddi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Hizmet Kusuru bulunan idarelerin tazminata esas olmak üzere kusur oranlarının belirlenmesi yönünden;
    Dosyanın incelenmesinden; tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletildiği anlaşılmakla birlikte, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan raporda; davalı idarelerin eşit oranda kusurlarının bulunduğu tespitlerine yer verildiği görülmektedir.
    Uyuşmazlıkta; aynı maddi olaya ilişkin başka davacılar tarafından açılan tazminat davalarında, farklı Mahkemeler tarafından yine farklı bilirkişi heyetlerine yaptırılan incelemeler neticesinde; olaya ilişkin sorumluluklar üzerinde, aynı parselde veya yan parselde bulunan yapılara ilişkin aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; aynı parsellerde veya yan parsellerde bulunan ve aynı aykırılıkları içeren yapılar hakkında hüküm birlikteliğini sağlamak adına, emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınmak suretiyle (gerekirse tüm davalar için aynı bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle) tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletilmesi gerektiğinden, hesaplanan maddi zararın tazmini yükümlülüğünün davalı idarelere, kararda belirtilen şekilde eşit oranda yüklenerek hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
    Diğer yandan; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, maddi tazminata esas bedel, yapının 11.08.2015 tarihinde yıkılmış olması sebebiyle, 2015 tarihi itibarıyla hesaplandığı halde, faiz başlangıcı olarak, 30.12.2013 yılı olan dava tarihinin belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı olarak, değer tespitinde esas alınan 11.08.2015 tarihinin, kabul edilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan; bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada İdare Mahkemesi kararının sadece davalı idareler tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, Mahkemenin, bozma kararına uymak veya ilk kararında ısrar etmek olanağının bulunduğu, bozma kararına uyan Mahkemenin de ancak bozmada gösterilen esaslara uygun olarak işlem yapmak ve hüküm vermek mecburiyetinde olduğu; Mahkemece, bozma kararına uyulmakla taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine olmak üzere, kesinleşen kısımları da aşacak şekilde karar verilemeyeceği, önceki aşamada verilen kabul kararındaki miktarın aşılmasının davalılar yönünden aleyhe bozma yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği hususu da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği gibi, yargılama giderleri hususunda da (yargılamanın önceki aşamaları da dikkate alınarak, tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmeyecek şekilde) yeniden karar verileceği açıktır.
    Bilirkişi raporundaki tazminata ilişkin miktarın belirlenmesi usulü ve tespit dönemi yönünden;
    Dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, yıkım tarihi olan 2015 itibarıyla tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Afete Maruz Bölge kararının … tarihli ve … sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı'na ve Belediye Başkanlığı'na bildirilmesine ve davaya konu binanın da içinde bulunduğu alandaki yapıların tahliyesine ilişkin yapılan yazışmalar da dikkate alınarak, davaya konu … parseldeki "…" apartmanının tahliye tarihi araştırılarak tahliye tarihinin tespit edilebilmesi durumunda zararın tahliye tarihi itibarıyla hesaplanması, ancak tahliye tarihinin tespit edilememesi durumunda, yıkım tarihinin dikkate alınabilecek olması sebebiyle, tahliye tarihi araştırılmak suretiyle zararın hangi tarihte ortaya çıktığının Mahkeme tarafından belirlenerek, dairenin değer tespitinin zarara uğranıldığı tarih itibarıyla tespit edilmesi gerektiği gibi binanın maliyet bedeli tespit edilirken her yıl güncellenen, Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre hesaplama yapılması ve bu hesaplama yapılırken zarara uğrayan dairenin yapı maliyet bedeli belirlendikten ve bu bedelden yıpranma payı düşüldükten sonra, ortaya çıkacak miktara hesap edilen arsa değer kaybının da eklenmesi ve enkaz bedelinin düşülmesi (enkazın davacı uhdesinde kalması durumunda) suretiyle ulaşılması gerekirken, tahliye tarihi araştırılmadan yıkım tarihi olan 2015 itibarıyla yapılan hesaplama ile ortaya çıkan bedel üzerinden tazminata hükmedilmesine dair Mahkeme kararında bu yönden de hukuki isabet görülmemiştir.
    Ayrıca uyuşmazlıkta; davacı tarafın manevi tazminat isteminin bulunmadığı halde, Mahkemece manevi tazminata ilişkin olarak 10.000,00 TL'nin de davacıya ödenmesi yönünde fazladan hüküm kurulmak suretiyle verilen temyize konu kararda, taleple bağlılık ilkesine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Öte yandan; temyize konu kararda, maddi tazminata esas bedelin 2015 tarihi itibarıyla hesaplandığı halde, faiz başlangıcı olarak, ıslah dışında kalan rakam için, 2013 yılı olan dava tarihinin belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamakla birlikte, bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; davacının yapısının bulunduğu blokta ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıktığı tarihe göre, değer tespitinde esas alınan yılın davanın açılmasından sonraki bir tarih olması durumunda, faiz başlangıcı olarak tespite esas alınan yılın; değer tespitinde esas alınan yılın, davanın açılmasından önceki bir tarih olması durumunda ise faiz başlangıcı olarak -taleple bağlı kalınarak- dava tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz istemlerinin kabulüne,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi