11. Hukuk Dairesi 2017/4747 E. , 2018/1344 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasında görülen davada....Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.03.2014 tarih ve 2012/16-2014/86 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacı şirket ve ...-birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20.02.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl davada davacı vekili Av. ... ile asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin...... hattında çalıştırmak üzere feribot satın almak istediğini, davalıların davaya konu feribotun yalnızca boyanıp, altının temizlenmesi, can yelekleri ile tarihi geçen yangın tüplerinin değiştirilmesi dışında bir eksiğinin olmadığını bildirdiklerinden geminin satın alınması hususunda davalı ile anlaştıklarını, gemiyi incelemek için bilirkişi tayin edilmemesi hususunda müvekkilinin ikna edildiğini, yine müvekkilinin sözleşme şartlarını inceleyemeden sözleşmeyi imzaladığını, 116.000 Euro kaporanın bankaya yatırıldığını, müvekkilinin ilanlar ile ilk seferinin 18.06.2004 tarihinde yapacağını bildirdiğini, ancak acentelerin gemiye yolcu vermeyeceklerini bildirdiklerini zira geminin daha önceki seferinde sorunlar yaşandığının bildirildiğini, davalıların geminin vasfı ve niteliklerini belirtmediklerini, sözleşmeye göre geminin zamanda teslim edilmemesi nedeniyle ve sözleşme içeriğinin hileli yollarla irade fesadı yaratması nedeniyle sözleşmenin butlan nedeniyle feshine, 116.000 Euro’nun 02.06.2004 tarihinden itibaren faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ...’ın davada husumetinin bulunmadığını, davacının geminin klas kayıtlarını kontrol ve kabul ettiğini, gemiyi ,,,, görüp beğendiğini, gemiyi bulunduğu haliyle kabul ettiği, bu hususlarında sözleşmeye açıkça yazıldığını, davacı tarafın gemiyi gününde teslim almadığı için bu tarihten sonra gemiye personel, yakıt, liman ücreti başta olmak üzere masraf yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
-/-
Birleşen davada davacı ... Ltd. Şti. vekili, davalıların gemi alım satım sözleşmesinden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğinden sözleşmenin bu nedenle feshedildiğini, sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı ileri sürerek fazlaya ait talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 Euro’nun davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, zarar kalemlerini 09.04.2007 ve 12.06.2007 tarihli dilekçeleri ile açıklamıştır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin .... düzenlenmesinin sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, davacı - satıcı 14/06/2004 tarihli yazısı ile gemiyi teslim etmeye hazır olduğunu davacı - alıcıya ihtar ettiği, davacı - alıcı bu bildirime rağmen gemiyi teslim almadığı, davacı - alıcının gemiyi sözleşme koşullarında teslim almadığının 17/06/2004 tarihli hatırlatma ve 22/06/2004 tarihli protesto mektubu ile de sabit olduğunun değerlendirildiği, sözleşmeyi fesih hakkı olan ve bu hakkı kullanarak sözleşmeyi fesheden davacı - satıcının sözleşmenin 13.maddesine göre tarafına ödenen depozitonun lehine serbest kaldığı, davacı - satıcının sözleşmenin 13.maddesinin aleyhine yorumu suretiyle sadece menfi zararlarını talep hakkının olduğu ve menfi zararları toplamının 312.163,50 USD ile 362,50 Euro toplamından ibaret olduğu, davacı - satıcının fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 Euro zararın tazmini istemi ile açtığı davada 312.163,50 USD"nin çapraz kur karşılığının 254.266,92 Euro ile 362,50 Euro faiz geliri zararı toplamı 254.629,42 Euro olduğunun saptandığı, sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin doğru şekilde ifa edilmesini güvence altına almak için düzenlenen depozitonun sözleşmenin 13. maddesi ile birlikte yorumu suretiyle cezai şart mahiyetinde olduğu, davacı - satıcının talep edebileceği menfi zararının 138.629,42 Euro olduğu gerekçesiyle asıl davada davacı ..."ın davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan, davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, esas davada davacı...... davalı .... hakkındaki davasının reddine, birleşen davanın kabulü ile fazlaya dair hak saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 Euro"nun davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı şirket ve ...-birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı şirket ve ... vekilinin asıl davaya yönelik aşağıdaki 2 no"lu, birleşen davada ise, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik aşağıdaki 3 no"lu bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl dava, davacı .....in alıcı, davalı ....satıcısı olduğu, .....gemisinin satışına dair 02/06/2004 tarihli satış sözleşmesinin butlan nedeniyle feshi, ödenen 116.000 Euro depozitonun davalılardan müteselsilen tahsili, birleşen dava ise, davacı satıcının gemi satış sözleşmesinin haklı sebeple feshi sebebiyle doğan zararlarının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar Dairemizce ""805 sayılı İktisadi Müesseselerde ....Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1. maddesi gereğince, Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, ....... dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini .... tutmağa mecburdurlar. Bu itibarla mahkemece, .....’de bulunan taraflar arasında ..... olarak düzenlenen sözleşmenin bu kanun kapsamında geçerli olup olmadığının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir” gerekçesiyle bozulmuş, . ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda da benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasında yabancı dilde düzenlenen sözleşmenin geçerli olduğu kanaatine varılarak satıcı lehine olan sözleşme hükümlerinden hareketle asıl davanın reddine karar verilmiştir.
-/-
Ancak, 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde ""Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar."" aynı Yasa"nın 4. maddesinde ""Bu kanunun mevkii meriyete vaz"ından sonra birinci ve ikinci maddeler ahkamına muhalif olarak tanzim kılınmış olan evrak ve vesaik şirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz."" hükümleri düzenlenmiştir. Ayrıca, dava konusu 02/06/2004 tarihli satış sözleşmesinin ""Alıcının Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi"" başlıklı 13. maddesinde de, ""Depozitonun m. 2"ye istinaden ödenmemesi durumunda, satıcılar işbu sözleşmeyi feshetme ve maruz kaldıkları zararlar ile tahakkuk eden bilumum masrafların faiziyle birlikte tazminini talep etme hakkına sahip olacaklardır. Alış fiyatının m. 3"e istinaden ödenmemesi durumunda, satıcılar sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olacak olup, bu durumda depozito tutarı, faiziyle birlikte satıcı lehine serbest bırakılacaktır. Depozitonun satıcının kayıplarını karşılamaması durumunda satıcılar, maruz kaldıkları zararlar ile taahhuk eden bilumum masrafların da tazminini talep etme hakkına sahip olacaktır."" hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığın incelenmesinde, 805 sayılı Yasa"nın 1. ve 4. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, satıcı lehine düzenleme içeren sözleşme hükümlerinden hareketle hüküm tesis edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu durum karşısında, mahkemece asıl davanın Borçlar Kanunu"nun sözleşmelere ilişkin hükümleri çerçevesinde ele alınıp, tarafların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken, sözleşme hükümlerine 805 sayılı Yasa"nın anılan düzenlemesi karşısında değer verilerek asıl davada hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle kararın asıl davada davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
3- Birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; İşbu davada davacının sözleşmeyi feshinin haklı olması ve bu bağlamda yalnızca menfi zararını isteyebileceğine ilişkin değerlendirme ve kabuller ilkesel olarak isabetli ise de, dava konusu geminin satımına ilişkin kaçırılan fırsatlar ile geminin kiralanmasına ilişkin istemlerin geri çevrilmesinden kaynaklanan menfi zarar kalemlerinin aynı anda ve her ikisinin bir arada istenemeyeceği gözardı edilerek bu hususta yanılgılı değerlendirmeye dayalı, bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınması da doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı şirket ile ... vekilinin-birleşen davada ise, davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen hükmün davacı şirket yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı ... ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... San. ve Tic. Ltd. Şti."den alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalı .... verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden asıl davada davacı şirket ve ...-birleşen davada davalıya iadesine, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.....