22. Hukuk Dairesi 2017/23676 E. , 2019/16099 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacı işçinin alacağının tahsili için ... 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/5243 esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı borçlunun yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın yerinde olmadığını bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranına icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının ... 2. İş Mahkemesi"nin 2014/73 esas sayılı dava dosyasında davalı aleyhine kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin alacaklarını talep ettiği, yapılan yargılama sonrasında taleple bağlı kalınarak karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu karara dayalı olarak davacının ... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2015/5243 takip sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının itiraz ettiği, davalı tarafın kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının ödendiğine dair ispat yükünü yerine getirmediği, kesinleşmiş mahkeme ilamına göre alacakların belirlenebilir ve likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İtirazın iptali davasında dava dilekçesine karşı ileri sürülen zamanaşımı savunmasının yıllık ücretli izin alacağı bakımından değerlendirilip değerlendirilmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonraki uygulamada 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllık ücretli izin alacağı yönünden zamanaşımı süresi, 6098 sayılı Kanun"un 147. maddesinde işaret edildiği üzere beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Dosya içeriğine göre, ... 2. İş Mahkemesi"nin 2014/73 esas sayılı dava dosyasında davacının net 8.706,13 TL yıllık ücretli izin alacağı olduğu belirlenmiş, taleple bağlı kalınarak 100,00 TL"si hüküm altına alınmıştır. Davacı ... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2015/5243 takip sayılı dosyası ile diğer alacak taleplerinin yanısıra, asıl davada hüküm altına alınmayan ve saklı tutulan yıllık ücretli izin alacağı ile bu alacağa işlemiş faizi talep etmiştir. İcra takibine yapılan itiraz üzerine takip durmuş ve davacı tarafından iş bu itirazın iptali davası açılmıştır Davalı taraf icra takibine karşı zamanaşımı def"inde bulunmamakla birlikte, itirazın iptali davasında zamanaşımı def"ini süresi içerisinde ileri sürmüştür. Fesih tarihi 24.12.2008 olup yıllık ücretli izin alacağı 24.12.2013 tarihinde asıl davada talep edilen 100,00 TL dışında zamanaşımına uğramıştır. İcra takibinin başlatıldığı 01.04.2015 itibariyle zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan zamanaşımının kesildiğinden söz edilemez. İtirazın iptaline konu yıllık ücretli izin alacağı miktarının ilk davada talep edilen ve hüküm altına alınan 100,00 TL dışındaki miktar olduğu dikkate alındığında yıllık ücretli izin alacağı ve bu alacağa işlemiş faiz talebi bakımından zamanaşımı süresi dolduğundan, bu talepler bakımından takibin devamına karar verilmesi hatalıdır.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Şayet alacak tartışmalı ve yargılamayı gerektiriyorsa likit olduğundan söz edilemez.
Somut olayda, icra takibine dayanak yapılan bilirkişi raporunun sunulduğu ... 2. İş Mahkemesi"nin 2014/73 Esas sayılı dava dosyasının icra takibi başlatıldığı esnada temyiz incelemesinde olduğu, kararın takibin durmasından sonra 03.06.2015 tarihinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onanmasından sonra kesinleştiği görülmektedir. Şu halde davacının icra takibine konu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı takip tarihi itibari ile tartışmalı olup yargılamayı gerektirdiğinden ortada likit bir alacağın varlığından söz edilemez. Bu nedenle, Mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
Bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.