Esas No: 2018/7099
Karar No: 2022/1533
Karar Tarihi: 14.03.2022
Danıştay 4. Daire 2018/7099 Esas 2022/1533 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/7099 E. , 2022/1533 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/7099
Karar No : 2022/1533
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi ...Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına asıl borçlu ...Gıda ve İhtiyaç Mad. San. ve Tic Ltd Şti'ne ait borçların tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen...tarih ve ...sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ...Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket adına 2003 ve 2004 yıllarına ilişkin resen tarh edilen vergilerin tahsil edilememesi üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2003 yılına ait tüm borçların dava dışı şirket ortağı tarafından yapılandırılarak ödenmiş olduğu bildirildiğinden, artık söz konusu borçların davacıdan istenmesi mükerrer bir tahsilat sonucunu doğuracağından, ödeme emrinin 2003 yılına ait vergi borç ve cezalarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, asıl borçlu şirket adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin ve ödeme emirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesine uygun şekilde tanzim edilmiş bir tutanak haline getirilmeden ilanen tebliğ edildiği anlaşıldığından, ödeme emrinin 2004 dönemi borçlarına ilişkin kısmında da, bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirket nezdinde gerekli tüm malvarlığı araştırmalarının yapıldığı, şirket adına haczedilecek yeterli malvarlığının bulunmadığı, şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı için davacı adına ödeme emri düzenlendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi ...Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının 2003 yılına ait vergi borç ve cezalarına ilişkin kısmının oybirliğiyle, 2004 yılına ait vergi borç ve cezalarına ilişkin kısmının Üye ...'in karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte olan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, Kanunun 58. maddesinde ise, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket adına resen tarh edilen vergiler ile kesilen cezaların tahsil edilememesi nedeniyle dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, asıl borçlu şirketin bilinen adresinde 28/03/2009 tarihli adres tespit tutanağı ile usulüne uygun olarak yapılan yoklamada, şirketin adreste bulunmadığı, komşu nezdinde tespit edilerek kanunun amaçladığı anlamda tebliğ imkansızlığının ortaya konulduğu, ilanen tebliğ için gerekli şartların oluştuğu ve buna dayanılarak düzenlenen ödeme emrinin tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, asıl borçlu şirkete usulüne uygun tebligat yapılarak borcun kesinleştiği, asıl borçlu şirket nezdinde gerekli tüm malvarlığı araştırmalarının yapıldığı, şirket adına haczedilecek yeterli malvarlığının bulunmadığı anlaşıldığından şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, Vergi Dava Dairesi Kararının 2004 yılına ilişkin tarhiyatlar yönünden bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.