9. Ceza Dairesi 2013/7607 E. , 2014/1279 K.
"İçtihat Metni"İtiraz Yazısının Tarihi : 30.05.2013
İtiraz Edilen Daire Kararı : 07.03.2013 tarih ve 2012/9102 - 2013/3559 sayılı onama ve bozma kararı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Silopi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2012 tarih, 2011/488 - 2012/90 sayılı kararı
İtirazla İlgili Hüküm : 1- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-a,52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
3- 2911 sayılı Kanunun 32/2. maddesinin yollamasıyla TCK"nın 265/1-3,31/3,62,50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
İtiraza Konu Olan Sanık : ...
Suç : 2911 sayılı Kanuna aykırılık, görevi yaptırmamak için direnme
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında 2911 sayılı Kanuna aykırılık, görevi yaptırmamak için direnme suçundan açılan davanın yargılaması sonunda Silopi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2012 tarih, 2011/488-2012/90 sayılı mahkumiyet kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.03.2013 tarih ve 2012/9102- 2013/3559 sayılı kararı ile;
“1- Görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Sanığın kastı da dikkate alındığında; 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemi olarak kabul edilemeyecek olan TCK"nın 265/1. maddesine uygun gösteri yürüyüşü sırasında işlenen "kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için direnme" eyleminden açılan davaya ilişkin dosyanın 6352 sayılı Kanunun geçici 2/1. maddesi uyarınca hükmü veren mahkemeye gönderilmeyip incelenmesi gerektiği anlaşılmakla,
Görevi yaptırmamak için direnme suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesine rağmen sanık hakkında TCK"nın 265/1. maddesi uyarınca verilen cezanın aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca artırılmaması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış,
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerele reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Sanığa yüklenen suçların tarihi, işlenme yöntemi ve temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre; hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve anılan maddenin birinci fıkrasının "b" bendinde yer alan "kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir" şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayini gerekçesiyle BOZULMASINA” oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 30.05.2013 tarihli itiraz dilekçesinde;
“5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Adli para cezasının infazı” başlıklı 106. maddesinin 4. fıkrası; “Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilmez. Bu takdirde on birinci fıkra hükmü uygulanır.”,
Aynı Maddenin 11. fıkrası ise, “İnfaz edilen hapsin süresi, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilam, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adli para cezası tahsil edilir.” hükümlerini içermektedir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, çocuk, daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemelere göre, on sekiz yaşını bitirmemiş suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan adli para cezasının, ödenmemesi halinde hapse çevrilmesine imkan bulunmamaktadır.
İncelemeye konu dosyaya bakıldığında, suça sürüklenen çocuk ..., nüfus kayıt örneğine göre 03.03.1995 doğumlu olup, suçun işlendiği 04.09.2011 tarihinde on sekiz yaşını bitirmemiş olduğundan, çocuktur. Bu nedenle,
5275 sayılı Kanun’un 106.maddesinin 4.fıkrası hükmüne aykırı olarak, suça sürüklenen çocuk hakkında 2911 Sayılı Kanuna Muhalefet Suçundan eylemine uyan 2911 Sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2. maddeleri uyarınca tayin olunan 2.000 TL Adli Para Cezası, 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK"nın 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2. maddeleri uyarınca tayin olunan 2.000 TL Adli Para Cezası ile, görevini yaptırmamak için direnme suçundan eylemine uyan TCK"nın 265/1, 31/3, 62, 50/1-a-3, 52/2. maddeleri uyarınca tayin olunan 2.000 TL Adli Para Cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğinin ihtarına dair yerel Mahkeme kararı yasaya aykırı olduğu ve bu hususun bozma nedeni yapılması” istemiyle Dairemiz kararına karşı itirazda bulunmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, suç tarihinde onsekiz yaşını bitirmemiş suça sürüklenen çocuk hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve 2911 sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından tayin olunan adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğine karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İtiraz, 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;
Suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk ... hakkında hükmolunan adli para cezasının infazı aşamasında, ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. madde ve fıkrası uyarınca hapse çevrilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın yerinde görülen itirazı kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:
I) Dairemizin itiraz edilen, sanık hakkındaki görevi yaptırmamak için direnme suçuna ilişkin “onama” ve 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçlarına ilişkin "bozma" kararının kaldırılmasına,
II) 1- Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme ilişkin temyizin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubunda olan sanık hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. madde ve fıkrası uyarınca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından hükmün 8. bendinde “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” ilişkin bölümün çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanık hakkında 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince;
a-Sanığa yüklenen suçların tarihi, işlenme yöntemi ve temel şekli itibariyle gerektirdiği cezaların süresine göre; hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve anılan maddenin birinci fıkrasının "b" bendinde yer alan "kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir" şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininin gerekmesi,
b- Uygulamaya göre de;
Suçu işlediği tarihte 15-18 yaş grubunda olan sanık hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. madde ve fıkrası uyarınca ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi kanuna aykırı olup,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.