Esas No: 2019/2930
Karar No: 2022/1078
Karar Tarihi: 14.03.2022
Danıştay 3. Daire 2019/2930 Esas 2022/1078 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/2930 E. , 2022/1078 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2930
Karar No : 2022/1078
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı/...
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ortağı olduğu ...Demir Çelik Kömür Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2016 ve 2017 yıllarına ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 17. maddesinin 1. bendi gereğince ihtiyati tahakkuk kararı alınmasına yönelik ...tarih ve ...sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddenin 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağı, aynı Kanun'un 17. maddesinin 1. bendinde ise, 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, İzmir Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının 07/03/2018 tarihli yazısıyla, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkında yapılan inceleme neticesinde yapılan ilk hesaplamalara göre tespit edilen ve yazıya ekli tabloda belirtilen vergi ve cezalar ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun'un 9, 13 ve 17. maddeleri gereğince işlem yapılmasının istenildiği, bu durumda, 6183 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 9.madde gereğince teminat istenmesini mucip haller koşulunun gerçekleştiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı adına alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararına dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 17. maddesin 1. bendinde, 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılacağı, anılan Kanun'un 13. maddesinin 1. fıkrasında, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağı, aynı fıkranın 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip haller ihtiyati haciz tesis edilebilecek haller arasında gösterildiği, 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceğinin hükme bağlandığı, belirtilen hükümlerde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde kamu alacağının tahsili yönünden bir güvence yöntemi olan ihtiyati tahakkuk işlemi tesis edilebilir ise de bu işlemin, 6183 sayılı Kanun'un 17. maddesi gereği mükellefler adına tesis edilebileceği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesi de vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olarak yapılan mükellef tanımının da, ihtiyati tahakkuk işleminin ancak üzerine vergi borcu doğan mükellefler adına yapılabileceğini gösterdiği, davacının şirketin ortağı olması, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinde öngörülen sorumluluğunu gerektirmekte ise de bu sorumluluk davacıyı vergi mükellefi durumuna getirmeyeceğinden tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu işlem iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :İhtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı üzerine davacı adına kayıtlı taşıtlar ve banka hesaplarına elektronik haciz uygulandığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin de katılımıyla çok sayıda adreste yapılan arama, el koyma ve gözaltı işlemleri neticesinde elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle söz konusu işlemleri koordine eden kurum tarafından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri yönünden talepte bulunulduğu, uyuşmazlık konusu işlemin tesis edilebilmesi için kamu alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olmasının yeterli sayıldığı, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin de aralarında bulunduğu 180 mükellefi kapsayan incelemenin mahiyeti gereği bir ekip tarafından yürütüldüğü, inceleme sırasında ortaya çıkan hususların ekip başkanına aktarıldığı ve bu doğrultuda kurum içi yazışmaların yapıldığı, demir çelik sektöründe kayıt dışı faaliyetin çok yaygın olduğu, paravan firmalar arasında gerçeği yansıtmayan işlemler nedeniyle kamu zararına yol açıldığı, ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemlerinin, teminatta gösterilmediği dikkate alındığında, davacının ticari faaliyetine engel oluşturmayacağı, kamu alacağının güvence altına alınmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.