22. Hukuk Dairesi 2017/23661 E. , 2019/16094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, süresi içinde davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle “... Gübre Paz. Gıda. Tic ve Taş. Ltd Şti.” olan davalı şirket unvanının karar başlığında “... Gübre Paz. Tic. Ltd. Şti” olarak yazılmasının mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte bir hata olduğunun anlaşılmasına göre, davalının yerinde bulunmayan ve sebepleri bildirilmiş olmayan bozma isteği ile davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Islah, iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176 ve ardından gelen maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Kanun"un 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre,kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Dava kısmi dava olarak açılmış olup, dava dilekçesinde fazlası saklı tutularak 3.500,00 TL kıdem tazminatı, 1.500,00 TL kötüniyet tazminatı, 1.500,00 TL ihbar tazminatı, 18.000 TL ücret alacağı, 2.000,00 TL fazla çalışma, 1.500,00 TL hafta tatili, 2.000,00 TL ulusal bayram ve genel tatil, 2.000,00 TL yıllık ücretli izin alacağı olmak üzere toplam 30,000 TL işçilik alacağı talep edilmiştir.
Mahkemece dosyada aldırılan 2.12.2013 tarihli kök bilirkişi raporunda; 7.501,65 TL brüt kıdem tazminatı, 3.645,19 TL brüt ihbar tazminatı, 2.733,89 TL brüt yıllık ücretli izin alacağı, net 1.681,40 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, net 2.698,22 TL hafta tatili ücreti alacağı ve 31.699,56 TL net ücret alacağı hesaplanmış fazla çalışma ve kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Davacı, kök rapor üzerine 30.05.2014 tarihli dilekçesinde, ücret alacağının hatalı hesaplandığını, bilirkişi raporunda hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının düşük hesaplandığını, fazla çalışma alacağının ve kötüniyet tazminatının hesaplanmamasının hatalı olduğunu öne sürerek dava miktarını toplam 58.000,00 TL olarak düzeltmiş olup bu talebi için dilekçe tarihinde ıslah harcı yatırmıştır. Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğine göre Mahkemece değer verilmesi gereken ıslah dilekçesi 30.05.2014 tarihli olan dilekçedir. Bu dilekçe ise davalıya 9.6.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı yanca bu ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasında bulunulmamıştır.
Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak 3.12.2014 tarihli ıslah dilekçesinin ve bu dilekçeye karşı yapılan zamanaşımı savunmasının dikkate alınması hatalı olmuştur. Dolayısıyla mahkemece davada ıslah tarihinin 30.05.2014 olduğu ve ıslah zamanaşımı savunması bulunmadığı kabulüne göre sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca, Mahkemece, kök rapora itiraz üzerine aldırılan ve ıslah zamanaşımı savunması dikkate alınmadan alacakların hesaplandığı 7.12.2015 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak sonuca gidilmelidir. Bu raporda brüt 6.979,18 TL kıdem tazminatı, brüt 3.645,19 TL ihbar tazminatı, brüt 2.733,89 TL yıllık ücretli izin, net 1.602,02 TL bayram ve resmi tatil ücreti, net 2.565,50 TL hafta tatili ücreti, net 26.350,56 TL ücret alacağı hesaplanmıştır. Mahkemece bu raporda hesaplanan miktarlara göre alacakların hüküm altına alınması, dava ve 30.05.2014 tarihli ıslah dilekçesindeki bakiye talep ve miktarın ise reddine karar verilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.