Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11779
Karar No: 2022/2388
Karar Tarihi: 23.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11779 Esas 2022/2388 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/11779 E.  ,  2022/2388 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 19. İş Mahkemesi

    Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti ile tahsis talep tarihi itibariyle aylık bağlanması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    01.01.1991-31.12.1992 tarihleri arasında 720 gün vergi kaydının, 01.01.1998 - 03.10.2000 tarihleri arasında 993 günlük vergi kaydımn bulunduğunu, 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. madde hükümlerine göre Bağ-Kur hizmet süresi olarak tespit edilmesini talep ettiğini, 06.05.2002-30.12.2011 tarihleri arasında kurumun hesabına ödemiş olduğu Bağ-Kur prim ödemelerinin 01.01.1991 -31.12.1992 tarihleri arasındaki 720 günlük Bağ-Kur borcuna, 01.01.1998-30.09.2011 tarihleri arasındaki 4950 günlük Bağ-Kur borcuna mahsup edilerek prim ödemelerinin karşılandığı sürenin 1156947129 Bağ-Kur nolu hizmet cetveline işlenmesine talep ettiğini, Bağ-Kur kapsamındaki ilk sigorta başlangıç tarihinin vergi kaydının başladığı 01.01.1991 tarihi olarak tespit edilerek 4/1 (a) sigorta kapsamındaki emekli aylığının tahsis talep tarihi olarak takip eden ay başından 01.04.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bağlanmasını talep ettiğini, 11120 oda sicil numarası ile ... ... Şoförler ve Minibüsçüler esnaf odasındaki kaydının 10.02.1999 tarihinde başladığım, 02.11.2011 tarihine sona erdiğini, ilgili meslek odası tarafından onaylı belgenin aslı dilekçesinin ekinde sunduğunu, 34/534799 esnaf sicili ile ... Esnaf Sicil Müdürlüğündeki sicil kaydımn 13.11.2011 tarihinde sona erdiğini, Bağ-Kur kapsamındaki tescil işlemlerinin 619 sayılı KHK gereğince 04.10.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılmış olması, bu tarihten önce işlem gören vergi kayıtlarının Kurum tarafından işleme alınmamış olması nedeniyle 01.01.1991 tarihinde başlayan vergi kaydımn Bağ-Kur kapsamındaki ilk sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmediğini, bunun mağduriyetine sebebiyet verdiğini belirterek, Bağ-Kur sigorta başlangıç tarihinin 01.01.1991 tarihi olarak tespitine, 01.01.1991-31.12.1992 tarihleri arasındaki 720 günlük Bağ-Kur borcuna, 01.01.1998-30.09.2011 tarihleri arasında 4950 günlük Bağ-Kur borcuna mahsup edilerek prim ödemelerinin karşıladığı sürenin Bağ-Kur hizmet süresi olarak tespitine ve emeklilik aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile: Bağ-Kur sigortalılarının 4/b hizmet akdi ile çalışanlar gibi hizmet tespiti davası açma imkanlarının olmadığını, bu gruptaki sigortalıların ancak borçlanma yapabileceklerini, dosya kapsamından ise davacının geçici 128. maddesi kapsamında getirilen borçlanma imkan ve hakkından yararlanmadığının görüldüğünü ayrıca hizmet akdine tabi çalışma nedeniyle sigortalılık sürelerinin tespiti haricinde açılacak her türlü davada kuruma başvurunun zorunlu dava şartı olduğunu, davacı tarafından Kuruma başvuru yapılmaksızın dava açıldığını, bu nedenle davanın esastan reddinin gerektiğini, emsal Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davacının tespit davası açamayacağı ve geçici 18. madde ile getirilen haktan yararlanmadığı gözetildiğinde yerleşik Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak ve zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazları ve Kuruma başvurunun zorunlu dava şartı olduğu itirazlarım sunduklarım belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince, Davacının davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine,
    -Davacının 07/06/1991-28/05/1992 ve 05/10/1998-03/10/2000 tarihleri arasında zorunlu bağkur sigortalılığının yasal koşullarını taşıdığının tespitine,
    -Fazlaya ilişkin istemlerin reddine, dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    “Davacı ... ile davalı kurumun istinaf istemlerinin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili; Davanın kısmen kabulünün hatalı olduğunu aylık bağlanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Uyuşmazlık, davacının tescilinin yapıldığı 04.10.2000 tarihinden evvel vergide kayıtlı bulunan sürelerinin bağ-kur sigortalılık süresi olarak sayılıp sayılamayacağı ile bu sürelerin sigortalılık süresi sayılması halinde kendisine 06.03.2018 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebi doğrultusunda aylık bağlanabilip bağlanamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
    Davanın Yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya Kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte Kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    Ayrıca sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Bağ-Kur’a kayıt ve tescil yaptırmamış olanlar hakkında tespit kararı vermeden önce, Bağ-Kur Kanununda tescil işlemleri için öngörülen kesin Kanuni sürelere ait düzenlemelerinde irdelenmesi gereklidir.
    1479 sayılı Kanunda, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun hizmet tespitine ilişkin 70/10. maddesine koşut bir düzenleme bulunmamakta ise de sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler yer almaktadır. Kanuni düzenlemeler, sigortalılara yüklenmiş olan yükümlülükleri süresinde yerine getirmeyenler için bir düzenleme getirmektedir. Belirtilen tarihlere kadar sigortalılık tescili bulunmayanların artık öncesine ilişkin tescil ve tespit talebinde bulunmaları mümkün değildir. Dolayısıyla, bu kapsamdaki kişiler kendilerine yüklenmiş olan kayıt ve tescil yükümlülüğünü yerine getirmedikleri için kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş bir kazanılmış hak bulunmamaktadır (Anayasa Mahkemesi, 29.03.2017 tarih, 2017/47-84).
    Kanunla getirilen sınırlamaların ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek Geçici 13. madde hükmünde, tescilleri yapılmamış, ancak, sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.
    619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise, “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.04.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” denilmekte olup bu hüküm, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK. tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
    4956 sayılı Kanunun 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. madde; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 - 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49'uncu ve ek 15'inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmünü amirdir. Söz konusu düzenleme Kanunun yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
    01.10.2008 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılmasıyla 5510 sayılı Kanunun 1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerinin düzenlendiği Geçici 8'inci maddesinde, “Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80'inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32’si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu Kanunun 89'uncu maddesine göre iade edilir.” hükmü bulunmaktadır.
    Yapılan Yasal değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir. Vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, Kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olmakla birlikte tek başlarına yeterli olmayıp, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden zorunlu sigortalılık için kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun da gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece, davacının 07/06/1991-28/05/1992 ve 05/10/1998-03/10/2000 tarihleri arasında zorunlu bağkur sigortalı sayılmasına ilişkin kararı yerinde olmakla birlikte tahsis talebinin reddine karar yerinde değildir.
    Mahkemece; kabul edilen 07/06/1991-28/05/1992 ve 05/10/1998-03/10/2000 tarihleri yönünden kurumdan sorulmak suretiyle, yaşlılık aylığı şartlarını taşıması halinde prim borcunun ödenmesi de usulünce sağlanmak suretiyle ödemeyi takip eden aybaşı itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığı tarih belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 23/02/2022 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi