9. Hukuk Dairesi 2015/9257 E. , 2018/2052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, ücret alacağı, izin ücreti, ikramiye farkı alacağı, toplu iş sözleşmesinden doğan sosyal yardım alacağı, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin davalı nezdinde 11.06.2004 tarihinde işe başladığını, 11.03.2012 tarihinde iş akdinin davalı tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini, işyerinde Liman Dok ve Gemi Sanayi İşçileri Sendikasının faaliyette olduğunu, davacının da bu sendikaya üye olduğunu, davalı tarafa ihbar tazminatı ödenmediğini, toplu iş sözleşmesindeki ücret zammı ve ücret ekleri eklenmeden kıdem tazminatı ödendiği için kıdem tazminatının eksik ödendiğini, işverence ikale sözleşmesinin ve ibranamenin imzalatıldığını ancak davacının bu belgeleri imzalama iradesinin olmadığım, ikale sözleşmesi ve ibranamede fesih sebebinin farklı olarak yazılması hususunun da bu durumu desteklediğini, davacının Mart/2012 ücretinin ödenmediğini, yıllık izinlerin İş Kanununa göre kullandırılmadığını, davalı işverenin toplu iş sözleşmesindeki ücret zamlarına ve ücret eklerine ilişkin hükümleri tatbik etmediğini ileri sürerek, fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücret, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, fark ikramiye, sosyal yardım ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, ücret bordrolarının tetkikinde davacının yapılması gereken ücret zamlarının yapıldığı ancak bazı yıllar Sendika ile işyerinin kararı ve yazılı anlaşması sonucu zamların uygulanmamasına karar verildiğini, bu nedenle toplu iş sözleşmesinin eksiksiz uygulanarak zamların tahakkuk ettirildiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı tarafın işten ayrılmayı talep ettiğine dair işyerine dilekçe verdiğini, davacının yazılı bu beyanı üzerine ikale sözleşmesi akdedildiğini, davacının işyerine verdiği emek dikkate alınarak kıdem tazminatının eksiksiz ödendiğini, davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu, ikale sözleşmesi gereğince davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
T.C. Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK’nın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar ile çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller belirtilmemiş, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açıklanmamış, iş akdinin kim tarafından ne şekilde feshedildiği, tarafların haklı feshine mi dayandığı yoksa akdin ikale ile mi sona erdirildiği, ikale ile sona erdirilmiş ise ikale teklifinin kimden geldiği, fesih sırasında bir kısım kıdem tazminatı ödendiği gözetildiğinde özellikle davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkin dosyaya özgü bir gerekçe oluşturulmamıştır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Sonuç olarak, Mahkemenin gerekçeli kararının T.C. Anayasası’nın 141. maddesinin amacına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298/2. maddelerine aykırı olduğu anlaşıldığından kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.