Esas No: 2021/13296
Karar No: 2022/2700
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/13296 Esas 2022/2700 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/13296 E. , 2022/2700 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Dava, borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespiti ile emekli aylığı bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının emekli sandığında işçi iken işten ayrılarak Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gittiğini, 2006 yılında Türkiye'de SSK'lı çalışma yapan davacının 3201 sayılı yasa kapsamında borçlanma yaptığını, 21.09.2006 tarihinde yurt dışı borçlanma talebine binaen 28.09.2006 tarihli tahakkuk cetveli gönderildiğini, ancak bedeli ödenmeyen bu işlemin SGK'nca iptal edildiğini, 29.02.2008 tarihinde Almanya'da işten ayrılan davacının Türkiye'ye gelerek çalışma yaptığını, 04.04.2008 tarihinde yeninden borçlanma talebinde bulunan davacıya 10.04.2008 tarihli tahakkuk cetveli düzenlendiğini, iş bu bedelin davacı tarafça ödendiğini, yurda kesin dönüş yapan davacının 30.06.2017 tarihinde emekli aylığı almak için talepte bulunduğunu, ancak Kurum'ca verilen cevapta SSK üzerinden yatırılan primlerin emekli Sandığı'na aktarıldığının bildirildiğini, 20.11.2017 tarihli yazıda ise 2014/11 sayılı genelge dayanak gösterilerek, davacı primlerinin emekli sandığına aktarıldığını, sözleşmeli ülkede çalışılan SSK'lı sürelerin iptal edildiğini, bu sebeple de aylık talebinin reddedildiğini bildirildiğini, Borçlanma tarihinden sonra yürürlüğe giren genelgenin yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, davacı borçlanmasının 04.04.2008 tarihli talebine istinaden yapıldığını, Türkiye'de usulüne uygun çalışma yapıldığını, bu sebeple borçlanmasının usulüne uygun olduğunu iddia ederek Kurum işleminin iptali ile; Davacının 04.04.2008 tarihli müracaatına istinaden düzenlenen borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespitine, davacının aylık müracaatında bulunduğu 30.06.2017 tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2017 tarihinden itibaren davacıya emekli aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmeyen aylıkların ödenmediği tarihten itibaren ay be ay işleyecek faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebine istinaden sehven 04.04.2008 tarihinin borçlanma tarihi olarak girildiğini, davacının 2008 yılında herhangi bir borçlanma talebi bulunmadığını, 21.12.2015 tarihli son çalışmasına göre 4/a'dan borçlanma gerçekleştirildiğini, 30.06.2017 tarihli tahsis talebine ekli 24.05.2017 tarihli yurt dışı çalışma belgesine göre yurt dışı çalışmalarının 31.12.2016 tarihine kadar devam ettiğini, 3201 sayılı Kanun kapsamında ve 2013/39 sayılı Genelge'den önce yapılan yurt dışı borçlanmalarında, Türkiye çalışmaları ile yurt dışı borçlanmalarının çakışması halinde yurt dışı çalışmalarının fiili kabul edilip borçlanma işleminin son çalışmanın gerçekleştiği kurumdan yapıldığını, davacının son çalışmasının 1991 tarihinde 4/c olduğundan 4/a borçlanmasının iptal edilerek 12.09.2017 tarihli yazı ile belgelerin Emekli Sandığı'na gönderildiğini, iddia olunan vakaların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Pol-Net kayıtlarına göre davacının Türkiye'de sigortalı çalıştığı dönemi kapsayan 02/06/2006-01/08/2006, 06/03/2008-10/03/2008 tarihleri arasında Türkiye'de bulunduğu ancak Türkçe tercüme sureti sunulan çalışma belgesine göre davacının Türkiye'de sigortalı çalışması bulunduğu tarihleri de kapsayan (02.06.2006-01.08.2006) 01.01.2006-15.08.2006 ve (06.03.2008-11.03.2008) 01.01.2008-27.11.2008 tarihleri arasında Almanya'da zorunlu sigortalılık primi ödediği gerekçesiyle Mahkemece "Davanın reddine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
... vekili, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasanın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Eldeki davada, 15.10.1990-15.07.1991 tarihleri arasında 270 gün 5434 sayılı emekli sandığı kanunu kapsamında, 02.06.2006-01.08.2006 tarihleri arasında 1038980 sicil numaralı işverenlikte 60 gün, 06.03.2008-11.03.2008 tarihleri arasında 1041522 sicil numaralı işverenlikte 6 gün 20.09.2017-29.09.2017 tarihleri arasında 1118782 sigorta sicil numaralı işverenlikte 10 gün 506/5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında hizmet akdine dayalı bildiriminin bulunduğu, yurt dışındaki hizmetlerini borçlanmak için 04.04.2008 tarihinde talepte bulunduğu ve 07.05.2008 tarihinde 16.530 Dolar ödediği, Kurumun davacının yurt dışı prim ödeme süreleri ile Türkiye'deki 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki hizmet akdine dayalı sigortalılık sürelerinin çakışması nedeniyle borçlanmanın Emekli Sandığı kapsamında yapılması gerektiğinden bahisle iptali edilerek evrakların Emekli Sandığına gönderildiği, davacı imzasını içeren 21.09.2006 tarihli yurt dışı hizmet borçlanma talep dilekçesi ile davacının TC vatandaşı olup halen yurt dışında yaşadığı, yurt dışında çalıştığı 06.01.1992-15.09.2006 tarihleri arasındaki süreyi ve boşta geçen süreleri borçlanmak istediğini beyan ve talep ettiği, tahakkuk eden tutarın ödendiğine dair Mayıs 2008 tarihinde ödediği, Alman Sigorta Merciinin 09.11.2018 tarihli tercüme yapılmış belgesinde; davacının Türkiye'de sigortalı çalışması bulunduğu tarihleri de kapsayan (02.06.2006-01.08.2006) 01.01.2006-15.08.2006 ve (06.03.2008-11.03.2008) 01.01.2008-27.11.2008 tarihleri arasında Almanya'da zorunlu sigortalılık primi ödediği belirgindir.
Mahkemece davacının Alman rant sigortası ile çakışan sürede Türkiye’de borçlanmaya engel 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığına ilişkin çalışmanın fiili olup olmadığına ilişkin irdeleme yapılmadan karar verilmiş olması hatalıdır. Bu nedenle davacının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalılığının gerçek olup olmadığına ilişkin toplanacak deliller ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11 Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, karar örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 28.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.