12. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/7882 Karar No: 2008/10493 Karar Tarihi: 16.05.2008
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2008/7882 Esas 2008/10493 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2008/7882 E. , 2008/10493 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana 4. İcra Mahkemesi TARİHİ : 21/09/2007 NUMARASI : 2007/401-2007/594
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış bir kısmı ise hakimin taktirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin taktirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirtildiği sürede taraf belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan verilen sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve ne kadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir(HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı). Somut olayda ise verilen kesin mehilde yatırılması gereken masrafların ne olduğu, ne miktara taalluk ettiği açıklanmadan bu kesin mehil yukarıda açıklanan kurallara uygun değildir. Öte yandan kabule göre de; kesin mehile riayet edilmese dahi bu durumda senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK"nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 Esas, 2006/231 sayılı kararında da benimsendiği gibi). Bu nedenle yukarıda açıklanan şekilde borçluya kesin süre verilmek sureti ile sonuca gidilmesi doğru değildir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.