23. Hukuk Dairesi 2019/625 E. , 2020/613 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacakları talebiyle dava açtıklarını, Tekirdağ İş Mahkemesi 2010/238 E. numara ile dava açtığını, işçi tarafından ilamlı icra takibine geçilmesiyle cebri icra tehdidi altında borcun tamamının ayrı ayrı Bakanlık tarafından ödendiğini, davalı şirketin ödemesi gereken 10.503,50 TL tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, dava dışı işçinin şirketlerinde çalışmadığını savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Şirket vekili, davacı ile belirli süreli sözleşme imzaladığını, bu nedenle dava dışı işçiye ödemesi gereken bir ücret yükümlülüğü olmadığını, sorumluluklarını yerine getirerek ücretini ödediklerini savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava dışı işçinin davalılar ... Ltd. Şti., ... Ltd. Şti. ve Gezerler Ltd. Şti. çalışmadığı anlaşıldığından bu davalılar yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılardan son işveren konumunda olan Arsemia Ltd. Şti. olduğu ve ihbar ve yıllık izin ücretinden tek başına sorumlu olduğu, kıdem tazminatından ise dava dışı işçinin davalı firmalarda çalıştırıldığı dönemler ile sorumlu olduğu, davacının da asıl işveren olması dolayısıyla doğan zararlardan yarı yarıya sorumlu olduğu gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)Dava, hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Somut olayda mahkemece davacı asıl işveren tarafından talep edilen işçi alacakları yönünden ödenen bedelin yarısının işçinin çalıştığı şirketler yönünden rücuen tahsiline karar verilmiş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece alınan 28.01.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle kabul edildi.