Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11374
Karar No: 2022/2687
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11374 Esas 2022/2687 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/11374 E.  ,  2022/2687 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi


    Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi kararının davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili davacının primi ödenmiş olan 01.12.1992 – 31.12.1995 tarihleri arasındaki dönem için 3 yıl 1 ay 1 gün süreyle Bağ – Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkemece, “davalı Kurum tarafından davacının Irmak Vergi Dairesi kaydına istinaden Bağ–Kur tescil kaydı yapılarak 15.08.1988–31.12.1995 tarihleri arasında primi ödenmemiş süreler için 6111 sayılı Kanun kapsamındaki müracaatını başkaca bir araştırma yapmaksızın kabul ederek sonuçlandırması, bu döneme ilişkin davacının söz konusu dönemde sigortalı olduğu inancının oluşması, aradan 8 yıl geçtikten ve yapılan ödemeleri uzun süre nemalandırdıktan sonra tespit edilen oda kayıtlarına göre 01.12.1992 – 15.08.2005 tarihleri arasındaki 4574 gün karşılığı 33.450,80 TL’nin ödenmesi halinde önceki yapılandırma talebinin geçerli sayılmasının mümkün olacağı yönündeki Kurum işleminin objektif iyi niyet kurallarına uygun olmadığı ve davacının 01.12.1992 – 31.12.1995 tarihleri arasındaki dönem için 3 yıl 1 ay süreyle 5510 sayılı yasanın 4. maddesinin 1/b bendi gereğince sigortalı sayılması gerektiği” gerekçesiyle “davanın kabulü ile davacının (055878547 Bağ-Kur numaralı) 01.12.1992 ile 31.12.1995 tarihleri arasında 5510 sayılı yasanın 4/1-b. Maddesi kapsamında 3 yıl 1 ay sigortalı olduğunun tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesi, “... Sosyal Güvenlik İl müdürlüğünün 12.09.2019 tarihli cevabi yazısıyla "davacının 01.07.1986 ile 31.12.1995 tarihleri arasında Irmak Vergi dairesine kayıtlı olduğu ve 15.08.1988 ile 31.12.1995 tarihleri için oluşan 4/b (Bağ-Kur) borcunu 6111 sayılı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanununa göre 12.04.2011 tarihinde ödediğinin" bildirildiği görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olayda, uyuşmazlık konusu dönemde ses kayıt faaliyeti nedeniyle vergi mükellefi olduğu ve vergi dairesinin 01.07.1986 tarihinde intikal eden yazısına istinaden 18 yaşınn ikmal ettiği 15.08.1988 tarihinden itibaren resen tescil edildiği, Kurum tarafından vergi kaydı esas alınarak sigortalılığı 31.12.1995 tarihinde sonlandırıldığı halde, oda ve sicil kayıtlarının devam etmesi nedeniyle, 31.12.1995 tarihli terkin kaldırılarak, ek 19 koduyla sigortalılığının durdurulduğu, 31.12.1995 tarihine kadar olan borçların 6111 sayılı Yasadan yaralandırılarak ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, 5510 sayılı Kanunun geçici 63. Maddesi uygulanmak suretiyle 31.12.1995 sonrası dönem bakımından sigortalı olarak kabul edilemeyeceğinden kararın vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle “davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine” karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24. ve 25. maddeleridir.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkârlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkârlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
    Diğer taraftan, 23.04.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasanın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 63. maddesinde “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez.” Aynı şekilde, 18.05.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7143 sayılı Yasanın 24. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 76. maddesinde "Köy ve mahalle muhtarları, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, 31/5/2018 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ödememeleri veya ilgili Kanunları uyarınca yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları 1.6.2018 tarihi itibarıyla yeniden başlatılır." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, davacının 01.07.1986-31.12.1995 tarihleri arasında vergi mükellefiyeti bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince, “Kurum tarafından davacının Irmak Vergi Dairesi kaydına istinaden Bağ–Kur tescil kaydı yapılarak 15.08.1988–31.12.1995 tarihleri arasında primi ödenmemiş süreler için 6111 sayılı Kanun kapsamındaki müracaatını başkaca bir araştırma yapmaksızın kabul ederek sonuçlandırdığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince, “15.08.1988-31.12.1995 tarihleri için oluşan borcunu 6111 sayılı kanun kapsamında 12.04.2011 tarihinde ödediğinin bildirildiği, 31.12.1995 tarihine kadar olan borçların 6111 sayılı Yasadan yaralandırılarak ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı”gerekçesiyle davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de, ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 12.09.2019 tarihli yazısında, uyuşmazlık konusu dönemi de kapsayacak şekilde, davacının talebi halinde 01.12.1992-15.08.2005 arasında (4574 gün) ihya borcunu 6111 saylı kanun kapsamında ödeme imkanı olduğunun belirtilmesi karşısında, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    6111 sayılı Kanun kapsamında yapılan ödemenin hangi döneme ait prim borçlarına karşılık geldiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden belirlenememekte olup, Mahkemece davacı tarafından yapılan prim ödemelerinin hangi döneme ait prim borçlarına tekabül ettiği Kurumdan sorularak kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi