21. Hukuk Dairesi 2017/2671 E. , 2018/8507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 2. İş Mahkemesi
KARAR
A)Davacı İstemi;
Davacılar vekili, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı ..."in maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi ile sigoratlının eş ve çocuklarının da manevi zararlarının giderilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
Davacı ..."in maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı eş ve iki çocuğun manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermiştir.
GEREKÇE
"Dava, davalı işverenin işçisi olan davacı ..."in 02/07/2013 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Kaza tarihinde davacının davalı şirkette hizmet akdi ile çalıştığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Olayın meydana geliş şekli ve kusur durumunun tespiti için tanıklar dinlenmiş; SGK tahkikat ve ceza yargılama dosyaları celbedilmiştir. Buna göre; olay günü gündüz saatlerinde işyerninde çalışmakta olan davacının kullandığı presteki çapakları hava tabancası ile temizlemeye çalışırken sensörü kapalı olan prese elini kaptırması sonucunda meydana geldiği anlaşılmıştır.
Ceza Yargılamasının yürütüldüğü ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/02/2015 tarih 2014/520 E 2015/113 K sayılı kararında davalı şirket yatkilisinin kusurlu kabul edilerek adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin pükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği; hükme esas alınan 07/07/2014 haveli tarihli bilirkişi rahorunda da davalı şirketin yetkilisi ... "ın 1. dereceden kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tahkikat raporunda da davalı şirket %90 oranında kusurlu bulunmuştur. İşçilik alacaklarına ilişkin ... 3. İş Mahkemesinin 2014/589 E. sayılı dosyasında tek kusur bilirkişisinden oluşan bilirkişi raporunda davalının %60 oranında kusurlu olduğu belirilmiştir. Olayın meydana gelme nedeni konusunda özellikle pres makinasının, prese uzuv ya da nesne yaklaştığında makinayı otomatik olarak kapatan sensörlerin kim tarafından kapatıldığı noktasında ihtilaf bulunmaktadır. Davacı taraf, sensörün daha fazla iş çıkarılmasını sağlamak için davalı işveren tarafından kapatıldığını, davalı ise davacı tarafından kapatıldığını iddia etmiştir. Ceza yargılaması ve dosyada her iki iddiayı destekleyen tanık beyanları bulunmaktadır. Gerek işçilik alacaklarına ilişkin 3. İş Mahkemesinin dosyasındaki gerekse mahkememiz dosyasındaki bilirkişiler sensörün davacı tarafından kapatıldığının kabulü ile görüş bildirmişlerdir. Dosyamız kapsamında aldırılan 05/04/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; sensörün işçi tarafından kapatıldığının kabulü halinde dahi işvereninin sorumluluğu sona ermemektedir. Raporda normatif kaynakları ile açıklandığı üzere işverenin denetim ve iş organizasyonu yönetim konusunda yükümlülükleri devam etmekte, sensörlerin kapalı halde çalışmaya müsaade etmemelidir. Ayrıca, bu tespit dışındaki davalının kusurunun kaynakları raporda ayrıntılı ve normatif kaynakları ile birlikte açıklanmış olduğundan; SGK tahkikat raporu ile de uyumlu olan dosya kapsamına uygun 05/04/2016 tarihli kusur bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınmıştır.
... Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 13/11/2014 tarih ve 27718 sayılı raporu ile davacının sürekli iş göremezlik derecesinin %20,2 olarak belirlenmiş olduğundan hükme bu oran ve buna göre hesaplanan 48.568,23 TL bağlanan gelir ilk peşin sermaye değeri esas alınmıştır.
Bu tespitler karşısında, davacının sürekli işgöremez kalmasında davalının kusuru tespit edildiğinden, yukarıdaki tespit ve açıklamalara uygun hesaplama içeren 26/07/2016 havale tarihli hesap bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, bağlanan ilk gelir peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneğinin davalınını kusuruna isabet eden miktarının da düşülmesi sonucunda, kaza nedeniyle davacı ..."in talep edebileceği maddi tazminat miktarının 75.190,50 TL olduğu anlaşılmış; bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı ..."in, yaralanması ve tedavisi nedeniyle acı çektiğinin ve psikolojik açıdan rahatsızlık duyacağının açık olması karşısında 26.06.1966 gün ve 7/7 sayılı İBK. kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda, tarafların kusur oranı, ekonomik ve sosyal durumları, olayın meydana geliş şekli özel şartlar ve haller dikkate alındığında TBK 56 ve MK. 4. maddesi gereğince manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla; 21.000,00 TL manevi tazminatın, davalı şirketten alınarak davacı ..."e verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı Adın"ın eşi olan davacı ... ve çocukları olan davacılar ... ile ... de manevi tazminat talebinde bulnmuşlardır. Emsal nitelikteki Yargıtay 21 Hukuk Dairesinin 2014/10693 E 2014/23947 K sayılı ve 2016/5524 E. 2016/7287 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; iş kazası nedeniyle ağır bedensel zarara uğrayan sigortalının yakınlarının manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı ... "ın işgöremezlik derecesi, vücudundaki arazın yeri ve yaşantısına etkisi dikkate alınarak, bu davacılar lehine de 1.000"er TL menevi tazminata hükmetmek gerekmiştir."
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi"nce HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE:
"İstinaf sebepleri ayrı ayrı değerlendirildiğinde;
- Davacıların istinaf sebeplerinde;
Davacılar vekili, müvekkilleri için takdir edilen manevi tazminatın az olduğunu ileri sürmüştür.
İş kazasına bağlı yaralanmalarda manevi tazminat miktarını tayinde hakimin takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı az olmadığından ilk derece mahkemesinin belirlediği miktarda bir isabetsizlik bulunmadığından bu yönü kapsayan istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
-Davalı istinaf sebebinde;
Davalı vekili, kusur oranına itiraz etmiştir.
SGK tarafından düzenlenen kusur raporunda işveren %90 oranında, işçi %10 oranında kusurlu tespit edilmiştir.
Ceza yargılaması sırasında ... 7. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2014/520 Esas 2015/113 Karar sayılı dosyada iş kazasının meydana gelmesinde işçi ... tali kusurlu, işveren ise asli kusurlu olarak belirlenmiştir.
Davacı işçi Aydın tarafından açılan işçi alacakları davasında ...3. İş Mahkemesi 2014/589 Esas 2015/640 Karar sayılı dosyasında almış olduğu bilirkişi raporunda tek iş güvenliği uzmanı bilirkişi kazanın meydana gelmesinde kazazede işçi ..."ın % 40 oranında, işveren şirketin % 60 oranında kusurlu olduğu tespiti yapılmıştır.
Bu kusur belirlemeleri karşısında ilk derece mahkemesince 05/04/2016 havale tarihli 3 kişilik işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden kazaya ilişkin kusur oranlarını belirlemek ve raporlar arasındaki çelişkiyi giderebilmek amacıyla rapor alınmış, bu raporda diğer raporlardaki veriler değerlendirilerek heyet raporunda davacı işçinin % 10 oranında, davalı işverenin % 90 oranında kusurlu olduğu tespiti yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan 05/04/2016 tarihli raporda işçi ile işverenin kusurunu tespit amacıyla iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılmış alınan kusur bilirkişisi kurulu raporunda mevzuat uyarınca hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere davacı işçinin uyup uymadığı yönleri yargısal denetime elverir biçimde irdelenmiş, diğer raporlarla aradaki çelişki açıklanmış olduğundan davalı tarafın itirazları karşılanmış olduğundan ilk derece mahkemesinin bu rapora göre kabul ettiği kusur oranında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yönü kapsayan istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir."
E)Temyiz;
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, hüküm altına alınan manevi tazminatların az olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin kusurlu olmadığını, asli ve tam kusurlunun davacı sigortalının olduğunu ileri sürmüştür.
F)Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davacılar vekili ile davalı vekilinin sigortalı yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik olarak aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dosya kapsamından, davacının iş kazası sonucu % 20,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının meydana gelişinde davacının % 10 oranında karşıt kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler ve özellikle geçirmiş olduğu yaralanmanın mahiyeti gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 21.000,00 TL manevi tazminat azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
3- Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 02.12.2016-31.12.2016 tarihleri arasında 40.000 TL, 01.01.2017-31.12.2017 tarihleri arasında 41.530,00-TL, 01.01.2018 tarihinden sonra verilen karar için 47.530,00 TL"dir.
Dosya içeriğine göre davacı eş ve davacı çocukların manevi tazminat taleplerine ilişkin kısmen kabul-kısmen reddine karar verilen ve taraf vekillerince temyize konu edilen tazminat miktarları Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile 41.530,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı eş ve davacı çocukların manevi tazminat taleplerine ilişkin temyiz kabiliyeti olmayıp, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının 6100 sayılı H.M.K."nun 362/1-a, 366. ve 352. maddeleri uyarınca reddi gerekmiştir.
SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ... yararına hükmedilen manevi tazminata ilişkin olarak yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,
2- Yukarıda açıklanan nedenle taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin davacı eş ve davacı çocukların manevi tazminat taleplerine ilişkin temyiz edilen miktar temyiz kesinlik sınırı kapsamında kaldığından REDDİNE, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine,temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine 20/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.