Esas No: 2020/2190
Karar No: 2022/1378
Karar Tarihi: 16.03.2022
Danıştay 10. Daire 2020/2190 Esas 2022/1378 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/2190 E. , 2022/1378 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/2190
Karar No : 2022/1378
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki kararının, redde ilişkin kısmının onanmasına, kabule ilişkin kısmının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesi'nin 25/09/2019 tarih ve E:2014/5283, K:2019/6044 sayılı kararının bozmaya ilişkin kısmının davacı tarafından; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Aydın ili, Buharkent ilçesi, … köyünde bulunan, … ve … sayılı parsellerde kayıtlı taşınmazlarındaki su seviyesinin … HES Regülatörünün kapaklarının kapalı tutulması nedeniyle yükselmesi sonucunda ağaçlarda meydana gelen 2010, 2011 ve 2012 yılları verim kaybında ve kurumalarda davalı idarenin kusuru bulunduğu ileri sürülerek uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık 80.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümü için 31/01/2014 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; zararın oluşmasında; akarsuyun hidrolojik doğal koşullarının %15, arazinin olumsuz topoğrafik ve drenaj özelliklerinin %40, sulama ve yan havza yeraltı suyu beslenmelerinin %15, Feslek Regülatörü işletim düzeninin %30 etkili olduğu, yapılan sayım ve dava dosyasından alınan bilgilere göre davacıya ait arazide 8 yaşında yaklaşık 2000 adet nar ağacı bulunduğu, taban suyu yüksekliği probleminden kaynaklanan olumsuz sonuçların nar ağaçlarında verim kayıplarına neden olduğu, dava konusu taşınmazda toplam 90.000 kg ürün alınması muhtemelken, mevcut sorun nedeniyle 56.000 kg ürün kaybı meydana gelebileceği, bu şekilde davacının zararının ürün kaybı bedeli olan 48.000,00 TL ve üretim gideri olan 24.982,73 TL olmak üzere toplam 72.982,73 TL olduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmasına karşın raporda davacının toplam zararı içerisinde yer alan, üretim için harcanan 24.982,73 TL'nin ürün kaybı yaşanmasaydı dahi yapılacağı hususu dikkate alınarak sadece ürün kaybının karşılığının davacıya ödenmesi suretiyle gerçek zararın giderilmesinin mümkün olacağı, raporda zararın %30 oranında Feslek Regülatörünün işletilmesinden kaynaklandığının belirtilmesi ile birlikte, davalı idarenin de taşkınlara karşı tedbir almak ve hidroelektrik santrallerinin işletilmesini denetleme yükümlülüğü olması nedeniyle kusuru bulunduğu gerekçesiyle 48.000,00 TL tazminatın davalı idarenin %30 oranındaki kusuru nedeniyle 14.400,00 TL'sinin idareye başvuru tarihi olan 09/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine, bu miktarı aşan maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Tarafların karşılıklı temyiz başvuruları üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, temyize konu kararın tazminat talebinin kısmen reddine ilişkin kısmının onanmasına, kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR_DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde düzenlenen 1 yıllık sürenin başlayabilmesi için zararın ve failinin öğrenilmesi gerektiği, ürünlerinde oluşan verim kaybı sebebinin idari eylem olduğunun, yani zararın kaynağı eylemin idariliğinin, … Sulh Hukuk Mahkemesinin E:… D. İş sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 06/12/2012 tarihli bilirkişi raporuyla öğrenildiği, bu açıdan 1 yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurulduğu ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın bozmaya ilişkin kısmının düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 25/09/2019 tarih ve E:2014/5283, K:2019/6044 sayılı kararının bozmaya ilişkin kısmı kaldırılarak davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yeniden incelendi:
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davacının Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü ile 14.400,00 TL'nin Davalı İdare Tarafından Davacıya Ödenmesine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacının tazminat isteminin kısmen kabulü ile 14.400,00 TL'nin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davalı İdare Lehine Hükmedilen Vekalet Ücretine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 12. maddesinde; "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, 80.000,00 TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.728,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 7.516,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verildiği görülmektedir.
Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinde; manevi tazminat istemlerinde hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin özel düzenleme yapılmış olup, buna göre manevi tazminat isteminin kısmen reddi durumunda, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyecek ve manevi tazminat isteminin tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacaktır.
Söz konusu Tarifede, maddi tazminat davalarında hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin manevi tazminat davalarında olduğu gibi özel ve ayrık bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
Ancak, maddi ve manevi tazminat davaları için Tarifede öngörülen vekalet ücreti sistematiğinin, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile hak arama özgürlüğünün kısıtlanması açısından değerlendirilmesi ve bu kavramların adil ve orantılı olarak dengelendirilmesi amacıyla irdelenmesi gerekmektedir.
Tarifede manevi tazminat isteminin tümüyle reddedilmesi durumunda, maktu vekalet ücretine hükmedileceği belirtilirken, maddi tazminat isteminin tümüyle reddi halinde bu yönde bir özel düzenlemeye yer verilmemiştir.
Yine, manevi tazminat isteminin kısmen reddedilmesi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek nispi vekalet ücretinin, davacı vekili lehine belirlenen nispi vekalet ücretini geçemeyeceği belirtilirken, maddi tazminat isteminin kısmen reddi halinde bu şekilde ayrık bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.
Tazminat isteminin tamamının veya bir kısmının reddedildiği hallerde düzenleme açısından durum bu şekilde ikili bir ayrıma tabi tutulmakta ise de; aynı maddi olaydan kaynaklanan ve tek bir dava dosyası kapsamında ele alınan maddi ve manevi tazminat istemlerinden birinin diğerine göre daha farklı ve daha fazla çaba, gayret ve emek sarf edilmesine gerek göstermemesine karşın, maddi ve manevi tazminat istemleri açısından vekalet ücretlerinin farklı şekilde belirlenmesinin, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile alınacak vekalet ücreti arasında orantısızlık yaratacağı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücretinin Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Bu nedenle, İdare Mahkemesince davalı idare lehine hükmedilen nispi vekalet ücretinin, davacı vekili lehine belirlenen nispi vekalet ücretini geçmeyecek şekilde belirlenerek Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "A.A.Ü.T. uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 7.516,00 TL vekalet ücretinin" ibaresinin "A.A.Ü.T. uyarınca reddedilen miktar üzerinden belirlenen 1.728,00 TL vekalet ücretinin" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının kabule ilişkin kısmının yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilerek ONANMASINA, 16/03/2022 tarihinde esas yönünden oy birliği, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Davacının maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle davalı idare lehine, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı lehine hükmedilenden daha yüksek vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.