
Esas No: 2021/3424
Karar No: 2022/2740
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/3424 Esas 2022/2740 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/3424 E. , 2022/2740 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 35. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, kazalı sigortalının 18/12/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasıyla 1.000,00-TL maddi, 60.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 23/06/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 216.440,04- TL’ye artırmıştır.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Maddi tazminat yönünden davanın kabulüne,
216.440,04 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 18.12.2006 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne,
41.200,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.12.2006 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı şirketinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan 05/09/2016 tarihli raporda keşif yapılmadan dava ile ilgisi olmayan bir makineye ilişkin bilgi verildiğini ve kusurun belirlendiğini, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacının elini kaptırdığı bandın kenarında sacdan koruyucu perde bulunduğunu, hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, davacının 38 yaşında olduğunu, davacının 8 yıldır işyerinde çalışan bir işçi olarak kendi sorumluluğunda olmayan bir işi çalışan makineye müdahale ederek yapmaması gerektiğini ... tecrübede olduğunu, davacının kaza esnasında yaptığı temizlik işi üretim bittikten sonra gelen ayrı bir temizlik ekibi tarafından yapılmalıyken davacı kendi sorumluluğunda olmayan bu işi makine çalışırken yapmaya kalktığını ve bu nedenle kaza geçirdiğini, 28/12/2017 tarihli raporda davacının %80 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hükmedilen alacakların zamanaşımına uğradığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 18/12/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, meydana gelen iş kazasında sorumluluğun tespiti noktasında toplanmaktadır.
İş kazalarında olay, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik İlkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, iş yerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin iş yerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; kazalı sigortalının, davalı işyerinde meydancı olarak çalıştığı, olay günü loop bandının altına düşen tavuk parçasını aldığı sırada, çalışan band ile makaralar arasına sağ elini sokması sonucunda yaralanarak sürekli iş göremezliğe uğradığı, 19/01/2015 tarihli SGK Müfettiş inceleme raporunda olayın iş kazası olduğu ve olayın meydana gelmesinde işveren .... Standart Gıda San. ve Tic. A.Ş.'nin %50, kazazede işçi ...'nın %50 oranında kusurlu olduğu kanaatinin belirtildiği, mahkemece aldırılan tek kişi tarafından düzenlenen 05/09/2016 tarihli kusur bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde kazalı sigortalının % 20 oranında, davalı işverenin %80 oranında kusurlu olduğunun, davalı tarafın itirazı üzerine alınan, keşif sonrası, iki kişilik heyet tarafından düzenlenen 28/12/2017 tarihli kusur bilirkişi raporunda kazalı sigortalının % 80 oranında, davalı işverenin % 20 oranında kusurlu olduğunun, davacı ve davalı tarafın itirazı üzerine alınan ve üç kişilik heyet tarafından düzenlenen 07/11/2018 tarihli kusur bilirkişi raporunda ise olayın meydana gelmesinde kazalı sigortalının % 20 oranında, davalı işverenin %80 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece bu rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, öncelikle maddi olgunun doğru bir biçimde ortaya konması gerekliliği bakımından, davacının kolunun ezilmesine neden olan kazanın çalışan makinaya elini sokması neticesinde meydana geldiği konusundaki kabul ile davacı ve davacı tanıklarının davacının temizliğe girdiği esnada makinanın çalışmadığı, makinanın aniden harekete geçtiğine yönelik beyanları karşısında tam olarak ortaya konulmuş değildir. Aynı olaya ilişkin ceza davası olup olmadığı araştırılıp, maddi olgu ile ilgili ceza dava dosyasının incelenmesi ile rücu dava dosyasının celp edilerek kusur bilirkişi raporlarının irdelenmesi sonucunda, davacının makinalara dezenfektan sıkma işi ile görevlendirilip görevlendirilmediği, çalışan makinalara dezenfektan sıkıp sıkmadığının görev tanımı kapsamında olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılıp sonuca gidilmesi gerekirken birbiriyle çelişen raporlara itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından, aynı olaya ilişkin ceza ve rücu dava dosyasındaki kusur raporunun da dosya kapsamına getirtilerek -verilen kararların kesinleşip kesinleşmediğinin gözetilerek, A sınıfı İş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak farklı bir bilirkişi heyetine konuyu yukarıda açıklandığı biçimde incelettirmek, tarafların iş kazasının gerçekleşmesindeki kusur oranlarını - tarafların dosyada mevcut kusur raporlarına itirazları da göz önünde tutulmak suretiyle- her türlü şüpheden uzak şekilde tespit ettirmek, belirlenecek kusur oranını (davacı temyizi olmaması nedeniyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşan) mahkemece hükme esas alınan 11/03/2020 tarihli hesap raporuna uygulamak, bu hesap raporundaki bilinen devre sonu olarak esas alınan tarihi ileri çekmemek ve bu tarihten sonra yürürlüğe giren asgari ücretteki farkları rapora yansıtmamak suretiyle alınacak raporu hükme esas almaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri bu aşamada incelenmeksizin ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak, ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının sair yönleri bu aşamada incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.