Esas No: 2017/2938
Karar No: 2022/1341
Karar Tarihi: 16.03.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2938 Esas 2022/1341 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2938 E. , 2022/1341 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2938
Karar No : 2022/1341
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : Kapatılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… (... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Bodrum Kara Havacılık Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirmekte iken, hakkında silahla nöbet tutamayacağına dair rapor bulunmasına rağmen 16/04/2010 tarihinde kendisine silahlı nöbet tutturulmasında ve bu nöbet sırasında yaşadığı psikolojik buhran sonucu nöbet silahı ile kendisini omuz bölgesinden vurmak suretiyle yaralamasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi ile 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Kapatılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; davacının …/… Kara Havacılık Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirdiği 16/04/2010 tarihinde nöbet silahı ile kendisini sağ omuz bölgesinden vurmak suretiyle yaraladığı, olay tarihi itibariyle eylem ve zararın belirli olduğu, 16/04/2010 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalı idareye başvurarak oluşan zararlarının tazmin edilmesini istemesi gerektiği, ancak bu yönde herhangi bir müracaatta bulunulmaksızın, 1 ve 5 yıllık süreler geçirildikten sonra 10/11/2015 tarihinde idari müracaatta bulunup akabinde 01/04/2016 tarihinde dava açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava açma süresinin olay tarihinden itibaren başlatılmasının hatalı olduğu, hakkının ihlal edildiğini … Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı beraat kararının kendisine tebliğ edilmesi üzerine öğrendiği, bu tarih göz önüne alındığında davanın süresinde olduğu iddialarıyla temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, …/… Kara Havacılık Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirmekte iken 16/04/2010 tarihinde nöbet silahı ile kendisini sağ omuz bölgesinden vurmak suretiyle yaralamıştır.
Bunun üzerine davacı hakkında kendini askerliğe elverişsiz hale getirmek suçundan ceza yargılaması yapılmış, Hava Kuvvetleri Komutanlığı … Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının üzerine atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmiş, bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Askeri Yargıtay … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile mahkumiyet hükmü bozulmuş, … Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile anılan bozma kararına uyulmak suretiyle davacının kendisini askerliğe elverişsiz hale getirmek kastıyla hareket ettiğinin her türlü şüpheden uzak, açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı, atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir.
Davacının, olay nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararların ödenmesi istemli 05/11/2015 tarihli başvurusu, davalı idareye 10/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurunun zımnen reddi üzerine işbu dava 08/03/2016 tarihinde kayıtlara giren dava dilekçesi ile açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasının ön karar başvurusu tarihi itibarıyla yürürlükte olan halinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu; bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem; idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu, idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem bulunmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılaması sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık sürelerin eylemin idariliğinin ve zararın kesin olarak ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun, zarara yol açan eylemin idariliğinin ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Davacının kendisini askerliğe elverişssiz hale getirdiği suçlaması ile görülen davada … Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı beraat kararında, "...sanığın savunmasında, 14/04/2010 tarihinde … Asker Hastanesi tarafından kendisine silahlı nöbet tutamaz raporu verildiğini, bu raporu 15/04/2010 tarihinde bölüğe verdiğini, buna rağmen 16/04/2010 tarihinde sabah 07.30-10.30'daki nöbetinin değiştirilmediğini beyan ettiği, tanık P.Er …'nin de ifadesinde, olaydan bir gün önce sanığın silahlı nöbet tutamayacağına ilişkin raporun kendilerine geldiğini, ancak hiçbir rütbeli bulunmadığı ve nöbet listeleri yazıldığı için durumu kimseye iletemediklerini, sonradan gelen P.Yzb. …'a durumu ilettiklerini ancak sanığın ertesi gün nöbetinde kendini vurduğunu beyan ettiği, tanık P.Onb. …'un ifadesinde, olay tarihinde yazıcı olarak görev yaptığını, olaydan bir gün önce nöbetleri yazdığını ve P.Yzb. …'a imzalattığını, yazıhaneye döndüğünde sanığın raporunu gördüğünü, bunun üzerine bölük komutanının odasına giderek raporu gösterdiğini, bölük komutanı …'nın 'Bundan sonra bu arkadaşınıza silahlı nöbet yerlerinde nöbet yazılmayacak.' dediğini, bunun üzerine notunu aldığını, o gün yazılan nöbetin değiştirilmediğini, ertesi gün olayın meydana geldiğini beyan ettiği görülmüştür. Tanık ifadeleri ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde sanığın kendini askerliğe elverişsiz hale getirmek kastıyla hareket ettiğinin her türlü şüpheden uzak, açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı anlaşıldığından, CMK'nın 223/2-c madde ve fıkrası gereğince unsurları itibarıyla oluşmayan müsnet suçtan sanığın beraatine karar vermek cihetine gidilmiştir." gerekçesine yer verilmiştir.
Öte yandan; anılan Ceza Mahkemesi karar tarihi itibarıyla davacının vatani görevini ifa ettiği Komutanlıkta görevli Piyade Yüzbaşı … ve Piyade Kıdemli Başçavuş … hakkında "astını gözetim görevini ihmal ve kusur" suçlarından yürütülen hazırlık soruşturmasının sonuçlanmadığı ve bu durumun bahse konu kararda belirtildiği görülmektedir.
Buna göre, davacı, silahlı nöbet tutamayacağı yolundaki raporun davalı idarenin bilgisi dahiline girmesine rağmen nöbet listesinin değiştirilmediğini, bu nedenle rapor tarihinden sonra silahlı nöbet tutmak zorunda kaldığını, ayrıca askerlik hizmetini ifa ettiği komutanlıkta kendisini denetim ve gözetimle yükümlü üstleri hakkında hazırlık soruşturması yürütüldüğünü ve bu soruşturmanın devam ettiğini … Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla öğrendiğinden, eylemin idariliğinin ilk olarak ortaya çıktığı tarihin anılan Ceza Mahkemesi kararının davacıya tebliğ edildiği tarih olduğunun kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Bu durumda, Mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten sonra 1 yıl içerisinde yapılan ve idare kaydına 10/11/2015 tarihinde giren başvurunun zımnen reddi üzerine 08/03/2016 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varıldığından, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen temyize konu kararda usul kurallarına uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin temyize konu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yetkili … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.